Kadın tutsaklar için birçok kentte açıklama: Dayanışmayı büyütelim 2025-11-17 14:36:56 HABER MERKEZİ - 25 Kasım kapsamında birçok kentte açıklama yapan MED TUHAD-FED ve TUAY-DER üyeleri, cezaevlerindeki kadın tutsaklara ses olunması gerektiğini belirtti.  Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) ile Tutuklu Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) 25 Kasın Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında kadın tutsaklara yönelik ihlallere dikkat çekti.    AMED   Amed’te Diyarbakır Adliyesi önünde yapılan açıklamada “Jin jiyan azadî”, “ Biji berxwedana zindana” sloganlarının atılarak katledilen ve şüpheli şekilde yaşamını yitiren kadınların fotoğraflarını taşıdı. “Kadınların özgürlüğü demokratik toplumun inşasıdır” pankartının açıldığı açıklamada “Kadınlar direniyor, sesleri duvarları aşıyor”, “Kadın tutsaklar direniyor”, “25 Kasım’da kadın tutsakların yanındayız” dövizleri taşıdı.    Açıklamada ilk olarak konuşan MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Pınar Sakık Tekin, kadınların baskılar karşısında aralıksız mücadele verdiklerini belirtti. Pınar Sakık Tekin,  sürece rağmen tutsaklara yönelik ihlallerin arttığını ifade ederek,  Kadınlar, bu ihlaller karşısında direnmekten vazgeçmiyor. Bizler umudu büyüttükçe bu toprakların adı barış olacak” şeklinde konuştu.   CEZAEVLERİNDE SİSTEMATİK POLİTİKA   Ardından TUAY-DER Eşbaşkanı Yeter Erel Tuma, ortak metni okudu.  Okunan ortak metin şöyle: “25 Kasım’a doğru ilerlerken, kadınların şiddete, sömürüye ve eşitsizliğe karşı sürdürdüğü mücadelenin tarihi anlamı bir kez daha önümüzde duruyor. Mirabel Kardeşler’in direnişinden bu yana, 25 Kasım tüm kadınlar için sadece geçmişin acılarını hatırlamak değil; bugün de yaşamı, adaleti ve barışı savunmanın adı olmuştur.  Bugün bu açıklamayı, 25 Kasım’ın ruhuna giderken, kadınların her alanda sürdürdüğü onurlu direnişi hatırlamak ve dayanışmayı büyütmek için yapıyoruz.   Kadına yönelik şiddet sınır tanımıyor; evin, sokağın, işyerinin duvarlarını aşıp cezaevlerinin duvarlarına kadar uzanıyor. Özellikle Kürt kadın tutsaklar hem politik kimlikleri hem de kadın olmaları nedeniyle ağır hak ihlalleriyle karşı karşıyalar.  Cezası bitmesine rağmen tahliye edilmeyen, sağlık hakkı gasp edilen, iletişimden ve toplumsal yaşamdan koparılan kadınların hikâyeleri, bu ülkenin adalet sisteminde derin bir yarayı işaret ediyor. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri bireysel ihmaller değil, sistematik bir politikanın sonucu olarak karşımıza çıkıyor.    GARİBE GEZER, AYSEL TUĞLUK    Bu politikanın en çarpıcı örneklerinden biri, Kandıra Cezaevi’nde sistematik şiddete ve cinsel saldırıya maruz bırakıldıktan sonra 2021 yılında yaşamını yitiren Garibe Gezer’dir. Garibe’nin yaşadıkları, cezaevlerinde kadınlara yönelik şiddetin ne kadar derin ve görünmez biçimlerde sürdüğünü bizlere acı bir şekilde göstermiştir.    Yine geçmişte farklı dönemlerde yaşamını yitiren ya da ağır ihlallere uğrayan kadınların hikâyeleri; uzun yıllar tutsaklık koşullarında mücadele etmiş ve bugün de sağlık sorunlarıyla yaşamını sürdüren Aysel Tuğluk ve birçok politik kadın tutsak, bu tablonun sürekliliğini gözler önüne sermektedir. Tüm bu kadınlar, sadece mağduriyetin değil, aynı zamanda onurlu bir direnişin hafızası olarak bizlere miras kalmıştır. Bu direnişin kökleri derinlere uzanıyor.  Zindan duvarlarında, kayıtlara geçmeyen ama asla unutulmayan bir onurla büyüdü. Sakine Cansız’ın Diyarbakır Cezaevi’ndeki sarsılmaz direnişi, Leyla Qasim’ın darağacındaki cesareti, Makbule Özbek ve Besê Anuş gibi isimsiz kadınların sessiz ama kararlı duruşları hâlâ yankılanıyor.  Nudem Durak’ın elinden alınan gitar bile, kadınların sesini susturmak isteyenlere inat, özgürlüğün melodisine dönüştü.   İRAN CEZAEVLERİNDE  ‘JIN JİYAN AZADÎ’ ÇIĞLIĞI   Her biri bize şunu miras bıraktı: Kadın direnişi nerede olursa olsun, yaşamı savunmaktır. Bugün İran’da da kadınlar aynı baskı politikalarının hedefi halindeler. Tıpkı Jîna Emînî örneğinde olduğu gibi, kadın bedeni ve iradesi hâlâ devlet şiddetinin en görünür alanı olarak kullanılmakta. İran zindanlarında binlerce kadın, yalnızca kimlikleri ve özgürlük talepleri nedeniyle tutuklu. Aralarında Pexşan Azizi, Zeynab Celaliyan, Atena Daemi ve Sepideh Rashno gibi kadınlar, yıllardır ağır işkence koşullarında tutuluyor; bazıları idamla tehdit ediliyor, bazıları bu tehditlerin gölgesinde yaşamını yitirdi. Kadınların sesi susturulmak isteniyor, ancak bu baskı artık korkuya değil, direnişe dönüşüyor. İran’da kadınların idam sehpasına yürütülmesi, kadın bedeni üzerindeki şiddetin en acı yüzünü temsil ediyor. Ancak tüm baskılara rağmen İranlı kadınların attığı ‘Jin, jiyan, azadî’ çığlığı, sınırları aşan ortak bir kadın mücadelesinin sembolü hâline geldi.    KAYBEDİLME VE KATLEDİLME   Kadın mücadelesi yalnızca cezaevlerinde değil; sokaklarda, evlerde ve toplumsal yaşamın her alanında saldırı altındadır. Rojîn Kabaiş, Gülistan Doku gibi kadınların hikâyeleri, bu topraklarda kadın olmanın nasıl sistematik bir şekilde hedefe dönüştürüldüğünü acı biçimde göstermektedir.  Faillerin bulunmaması ya da korunması, kadınlara yönelik politik şiddetin sürekliliğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu kaybedilme ve katledilme pratikleri, kadın mücadelesinin bugün hâlâ yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgide sürdüğünü bize tekrar hatırlatıyor.    BARIŞ VE DEMOKRATİK TOPLUM ÇAĞRISI   Tam da bu nedenle, 27 Şubat’ta Sayın Abdullah Öcalan’ın yaptığı Barış ve Demokratik Çözüm Çağrısı, kadınların yürüttüğü mücadelenin anlamını ve aciliyetini derinleştirmektedir.  Şiddetin kaynağı olan çatışma politikaları sürdüğü müddetçe kadınlar hem cezaevlerinde hem de sokakta hedef olmaya devam edecektir. Kadınların özgürlüğü ve toplumsal barış, bu çağrıdaki demokratik çözüm perspektifiyle doğrudan bağlantılıdır. Kadınlar olarak biliyoruz ki; Tecridin son bulduğu, diyalog ve çözüm kanallarının açıldığı bir süreç, kadınlara yönelik şiddetin kökünden sarsılması anlamına gelir. Bugün bizler, bu direnişin mirasından güç alarak bir kez daha haykırıyoruz: Kadına yönelik her türlü şiddetin son bulduğu, kadınların özgürce yaşadığı bir yaşam mümkündür. Bu yaşam, ancak eşitliğin, adaletin ve demokrasiye dayalı bir Demokratik Toplum’la mümkündür.  Biz kadınlar, özgürlüğün, barışın ve şiddetsiz bir dünyanın mümkün olduğunu biliyoruz ve bu yaşamı Demokratik Toplum’la birlikte kurana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.  Jin, Jiyan, Azadî!”   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şirnêx milletvekili Newroz Uysal Aslan ise tutsaklar özgür olmadıkça barışın da sağlanamayacağına dikkat çekti. Newroz Uysal Aslan, “Başta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve tüm tutsaklar özgür olmalı” dedi.   Açıklama atılan sloganlarla son buldu.    ÊLİH   25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında cezaevinde tutsak olan kadınlar için Êlih TUAY-DER ve Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) Gülistan Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde açıklama yaptı. "Azadiya jinan avakirina civaka demokratikê ye/Kadınların özgürlüğü demokratik toplumun inşasıdır” pankartının açıldığı açıklamada ortak metni Êlih TUAY-DER Eşsözcüsü Nuriye Başçı, okudu.  Açıklama “Jin jiyan azadî” ve " Bijî berxwedana zindana" sloganlarıyla son buldu.     SÊRT   Sêrt’te ise TUAY-DER temsilciliği öncülüğünde DEM Parti İl binası önünde bir araya gelindi. “Azadiya jinan avakirina civaka demokratikê ye/Kadınların özgürlüğü demokratik toplumun inşasıdır” pankartının açıldığı açıklama metnini, DEM Parti İl Eşbaşkanı Revşan Arslan okudu.   Açıklama “Jin jiyan azadî” sloganları ile son buldu.     MERSİN    Mersin’de Çukurova TUAY-DER)öncülüğünde cezaevlerindeki kadın tutsakların yaşadığı tecrit ve kötü muameleye dair açıklama gerçekleştirildi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Akdeniz İlçe Örgütü binası önünde gerçekleştirilen açıklamada “Kadınların özgürlüğü demokratik toplumun inşasıdır” pankartı açılırken, sık sık; “Jin jiyan azadî”, “Siyasi tutsaklar onurumuzdur” ve “Bijî berxwedana zindana” sloganları atıldı.    Basın metnini Çukurova TUAY-DER Eşbaşkanı Adalet Kuran okudu. Açıklamanın ardından oturma eylemi gerçekleştirildi. Oturma eylemi, stranlar ve sloganlarla sona erdi.     COLEMÊRG   Colemêrg TUHAY-DER)Gever’de “Kadınların özgürlüğü demokratik toplumun inşasıdır” pankartı ile ilçe merkezinde açıklama yaptı. Ortak basın metnini Colemêrg TUHAY-DER Eşbaşkanı Pınar Yılmaz okudu.    Açıklama, “Jin, jiyan, azadî” sloganlarıyla sona erdi.     WAN   Wan TUHAY-DER Sanat Sokağı’nda açıklama düzenledi. Çok sayıda kişinin katıldığı basın açıklamasını Wan TUHAY-DER Eşbaşkanı Rengin Karaduman okudu.