Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Çankaya İlçe Örgütü ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ankara Gençlik Meclisi, "Süreç ne aşamada?" adlı bir panel düzenledi. Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mezunlar Derneği Vişnelik Salonu'nda yapılan panele, Özgür Kadın Hareketi'nden (Tevgera Jinên Azad -TJA) Sebahat Tuncel ile DEM Parti İstanbul Milletvekili Keziban Konukçu panelist, olarak katıldı. "Kapitalist toplumun kölesi değil, demokratik toplumun öznesi olacağız" pankartının açıldığı panelin moderatörlüğünü HDK Gençlik Meclisi üyesi Jiyan Bahadır yaptı. 

 

Kürt sorununun çözümsüz kalmasının nedenlerinden birinin devletin sorunu Kürt sorunundan öte PKK sorunu olarak görmesinden kaynaklandığını ifade eden Sebahat Tuncel, "Savaş ve şiddet sorunu olarak gördü. Asıl problem bu. Oysa PKK'nin ortaya çıkış nedenleri ve bugün savaş ve çatışmanın derinleşmesinin nedeni Kürtlerin kimliğinin inkarı meselesi. Yani sorunu Kürtler yaratmadı. Kürt halkının inkarı bunu yarattı. Şimdi gelinen aşamada bu inkar siyasetini yürütme koşulları ortadan kalktı. Yanı başımızda Rojava devrimi oldu. Kürtler mücadele etti, direndi. Hem kayyum rejimine, hem İmralı'da sistematik hâle getiren işkence rejimine karşı direndi" diye konuştu. 

 

 

'DEVLET KÜRT-TÜRK İTTİFAKINA İHTİYAÇ DUYUYOR'

 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın süreci herkes için bir olanak olarak gördüğünü belirten Sebahat Tuncel, "Devletin bir kez daha bir Kürt-Türk ittifakına ihtiyaç duyduğu gerçeği ortada. Yani Devlet Bahçeli, Kürtleri sevdiği için değil, Türkiye’nin geleceğini düşündüğü için bu kaotik süreçten çıkışın yolunu Kürtlerle ittifakta gördü. Bahçeli ve Erdoğan aslında bunu Türkiye'nin lehine kullanmak istiyor. Peki, Kürtler açısından durum ne? Zaten Sayın Öcalan çok uzun süredir Kürt sorununu savaş ve çatışma zeminden çıkartmak istiyordu. O yüzden de Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü konusunda silahlı mücadele eden demokratik siyasete dönüşüm konusunu bu açıdan bir olanak olarak gördü. Yani Devlet Bahçeli'nin 'parlamentoda siyaset yapsın' çağrısına pozitif cevap vererek bunu ezilen emekçiler, sosyalistler ve kadınlar açısından bir olanağa dönüştürmek istedi" ifadelerini kullandı. 

 

'KÜRTLER ADINA SAYIN ÖCALAN'LA GÖRÜŞÜLMELİ'

 

"Bahçeli'nin gelin siyaset yap sözünü anlamlı biliyoruz. Ancak yasa ve güvence olmadan olmaz" diyen Sebahat Tuncel, şöyle devam etti: "Bunun yasal zeminini hazırlayın. Meclis'te kurulan komisyonun yapması gereken şey bu. Devlet, sosyal tarafları, siyasal tarafları, gençlik ve kadını dinledi. Dinlemediği bir kişi var. Aslında dinlemediği bir taraf var, Kürtler. Kürtler adına Sayın Öcalan'la görüşmesi gerekiyor. Komisyonun adaya gitmesi ve Sayın Öcalan'la görüşmesi konusunda bir iradenin ortaya çıkması gerekiyor. PKK'yi Abdullah Öcalan dışında kimse feshedemezdi. Böyle bir gücü, otoritesi varsa o zaman siz bu güç ve otorite sahibiyle bundan sonraki süreci konuşmak için görüşmek durumundasınız."

 

'MESELE İKTİDARA DEĞİL, SAYIN ÖCALAN'A BAKMAK'

 

Türkiye’deki en temel sorunun iktidara bakarak söz kurulması olduğunu ifade eden Sebahat Tuncel, "Oysa bizim kendimize bakıp, sola bakıp buradan iktidarın alanını daraltıp demokrasi ve barışın alanını genişletiriz diye bakmamız lazım. İktidara bakınca çözümsüzlük var, umutsuzluk var. Ama mesele Sayın Öcalan'a bakmak. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'na bakmak önemli. Legal demokratik saha diye ifade ettiğimiz saha, yani siyaset alanında bundan sonra ne olacaksa biz inşa edeceğiz. Nasıl yaşamak istiyorsak onun gereklerini yerine getireceğiz. Sosyalist bir toplumda mı yaşamak istiyoruz? O zaman sosyalist toplumun gereklerini ve 'biz sosyalist topluma nasıl gideceğizin' yol yöntemlerini tartışmak durumundayız. Sayın Öcalan da sizleri her şey bitecek bu sorun çözüleceğe davet etmiyor. Yeni yaşamı, sosyalist yaşamı birlikte inşa etmeye davet ediyor" şeklinde konuştu. 

 

'BARIŞ TEK BAŞINA SAĞLANAMAZ'

 

Panelin "Sosyalist hareket süreci nasıl görüyor?" bölümünde söz alan Kezban Konukçu ise, barışın tek başına sağlanamayacağına işaret ederek, şunları söyledi: "Demokratik toplum ve barış çağrısına yönelik eleştirileri anlamaya çalışıyoruz elbette. Ancak bu eleştirilere bir de şu açıdan bakmak gerekiyor: 'Neden şimdi dile getiriliyor?' Sosyal şoven yaklaşımdan gelen sürekli bir açık arama hali var. Örneğin, her ne kadar bu yapılmıyor olsa da, orada birlikte mücadele etme temeli oluşturulmaya çalışılıyor ve taraflar birbirini güçlendirmeye yönelik bir iş birliği kurma çabasında. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum." 

 

Panel, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.