Peköz: Ortadoğu'daki gerilim ABD'nin politikalarıyla uyumlu görünmüyor

  • dünya
  • 09:10 29 Eylül 2024
  • |
img
AMED - Hizbullah liderinin öldürmesinin İran, Hizbullah ve Hamas için ciddi bir güvenlik zafiyeti olduğunu ifade eden Dr. Mustafa Peköz, Ortadoğu’daki gerilimin ABD politikalarıyla uyumlu olmadığını belirterek, “İster Trump isterse Harris kazansın; ABD'nin Ortadoğu siyasetinde bölgesel bir savaş olmayacak” dedi.
 
Ortadoğu'da süregelen Filistin-İsrail ve İsrail-Hizbullah çatışması, 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail'e dönük saldırılarıyla yeni evreye girdi. Daha önce kontrolü bir şekilde süren savaş, İsrail'in kontrolsüz ve toplu yıkıma dayanan ve yer yer haberleşme araçları üzerinden de süren siber saldırılar gibi kapsamlı bir stratejiyle yürüttüğü savaş, bölgesel bir savaş potansiyelini de içinde barındırıyor. İsrail'in Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ı düzenlediği hava saldırısında öldürmesi, savaşın seyrini nasıl etkileyeceğini önümüzdeki günlerde belirginlik kazanması beklenirken, Siyaset Bilimci Dr. Mustafa Peköz, son yaşanan gelişmeleri ve olası yansımalarını Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirdi. 
 
 Ortadoğu'da savaşlar eksik olmuyor, ama Lübnan nerdeyse savaşlar ülkesi olarak adlandırılıyor.  Lübnan'ı önemli kılan nedir?
 
Bu soruya doğru cevap verebilmek için Lübnan'ın tarihsel ve jeopolitik durumunu iyi analiz etmekten geçiyor. Lübnan, Akdeniz havzasında birçok ülke gibi stratejik bir konumda bulunuyor. Lübnan'a hakim olan burada hava ve deniz askeri üstleri bulunduran bir küresel güç, bütün Doğu Akdeniz'in ve Ortadoğu'nun tamamına hakim olur. Ayrıca Doğu Akdeniz'deki çatışma alanının arka planında bölgede çok geniş doğal gaz rezervlerinin bulunmuş olmasıdır. Mısır'dan Kıbrıs'a kadar olan alanda Ortadoğu'nun en önemli doğal gaz yatağının varlığı tespit edilmiş durumda. Geçmiş yıllardaki çatışmalardan nispeten farklı olarak İsrail'in, Filistin ve Lübnan alanına askeri müdahalesinin politik arka planlarından birinin doğalgaz havzasını kontrol etme stratejisinin bulunduğunu söyleyebiliriz.  
 
Bazen yüz ölçümü olarak çok büyük ama jeo-stratejik konumu fazla etkili değil, bazen de tersine ülke çok küçük, ama jeo-stratejik konumu önem arz eder. Lübnan bunlardan biri olduğu için 1970'lerden beri savaşların süreklilik kazandığı bir ülke haline gelmiş durumda. Coğrafi olarak Lübnan, kuzey ve doğuda Suriye, güneyde İsrail batıda Akdeniz ile çevrili olan ülkenin ayrıca Kıbrıs ile deniz sınırı bulunuyor. Aslında fiilen İsrail ve Suriye ile de denizden komşu sayılır.
 
Lübnan idari ve politik yapısı çok hassas dengeler üzerinde kuruludur. Biliyorsunuz 24 Ekim 1945 yılına kadar Lübnan'da Fransa'nın egemenliğinde bir manda yönetimi vardı. Bu günkü devletin idari yapısı Fransa tarafından oluşturuldu, denebilir. Bu nedenle klasik bir devlet yapısının ötesinde özellikle dinsel gruplara göre bir yapı oluşturulmuş. 1975'de başlayan iç savaştan önce Lübnan'da Hıristiyanların ve Müslümanların nüfus oranı birbirine oldukça yakında. 2020 yılı verilerine göre, ise hemen hemen eşitti. Şimdi Müslümanlar çoğunlukta ve Müslüman nüfus içinde de artık Sünni çoğunlukta… Halkın tahminen yüzde 54'ü Müslüman, yüzde 40,4'ü Hıristiyan, yüzde 5,6'sı ise Dürzi.  Devlet kurumları da dinsel gruplara göre adeta bölüştürülmüş durumda. Buna göre cumhurbaşkanı Hıristiyanlardan, başbakan Sünnî Müslümanlardan, meclis başkanı ise Şiî Müslümanlardan seçilmektedir. Bu görev bölüşümü Anayasal bir kuraldır.
 
Lübnan 1970'lere kadar ve özellikle başkent Beyrut, Ortadoğu'nun finansal sektörünün merkeziydi. Dini ve politik gruplar arasında başlayan çatışmaların 1975'te iç savaşa dönüşmesi, Lübnan için bir dönüm noktası oldu. Bu çatışmalar yaklaşık 15 yıl sürdü. Lübnan, 1976-2005 yılları arasında Suriye'nin ve 1982-2000 arasında ise İsrail'in askeri müdahalesiyle karşı karşıya kaldı. İsrail'in 1982 yılında İsrail'in Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ)'ye karşı başlattığı savaş aynı zamanda Başkent Beyrut'un kuşatmasına yol açtı.  Yüzlerce Kürt ve Türk devrimci, FKÖ saflarında İsrail'e karşı savaştı. Yaşamını yetirenler ve tutuklananlar oldu.
 
 Lübnan'da Hizbullah bu süreçten sonra mı ortaya çıktı?
 
 
Ancak FKÖ, esasen İsrail karşısında fiilen yenildi. Yönetim Merkezi ve Komuta kademesi dâhil binlerce FKÖ militanı, Tunus başta olmak üzere Arap ülkelerine dağıldı. Ortaya çıkan askeri ve politik boşluk Hizbullah tarafından doldurulmaya başlandı.
 
Evet, 1982'de İsrail'in Lübnan'ın işgalinde FKÖ'nün yenilmesinden sonra ortaya çıkıp, güçlendiğini söyleyebiliriz. FKÖ'nün, Ürdün'deki çatışmalar neticesinde Lübnan'a yerleşmesi iç çatışmaları da derinleştirdi. Ancak FKÖ, esasen İsrail karşısında fiilen yenildi. Yönetim Merkezi ve Komuta kademesi dâhil binlerce FKÖ militanı, Tunus başta olmak üzere Arap ülkelerine dağıldı. Bu süreçten sonra özellikle Lübnan'da, FKÖ'nün askeri ve politik etkisi ciddi oranda zayıfladığı söylenebilir. Ortaya çıkan askeri ve politik boşluk Hizbullah tarafından doldurulmaya başlandı. Hizbullah ile İsrail arasındaki esas çatışma 2006 yılında yaşandı. İsrail tarafından 2006'da Lübnan'ın bir kaç kilometre içerisindeki kasabalar ve etrafındaki alanlara yapılan kara harekâtı, 1982'dekine göre, daha sınırlı ve yavaş oldu ve beklenilen sonucu alamadan çekildi. Hizbullah'ı tasfiye etmek için yapılan operasyon 34 gün sürdü ve bu nedenle '34 Gün Savaşı' olarak tanımlanır. Bu süreçten sonra Hizbullah'ın, Lübnan'daki askeri ve politik etkisine paralel olarak prestiji de önemli ölçüde arttı.
 
 Bugün Hizbullah Lübnan'da nasıl bir güce sahip?
 
Hizbullah, bir Şii örgütüdür ve İran ile doğrudan ilişki içerisinde bulunuyor. Bu durumu da gizlemeye gerek görmüyor. Hizbullah, Şii merkezli bir stratejiye sahip olmakla birlikte gelinen aşamada Lübnan'ın politikasında etkin bir güç haline geldiği açıktır. Hatta Lübnan'ın bütün alanlarına nüfuz eden ve etkide bulunan, devlet dışı ama Lübnan devleti kadar etkin bir güç konumunda. Bir bakıma Hizbullah, Lübnan'da devlet içerisinde paralel devlet olan bir kurumsal yapıdır. Hizbullah'ın kara, deniz, hava kuvvet komutanları var. Özel Kuvvetler ve istihbarat komutanları veya başkanları var. Bunlar sadece bir devletin ordusunda olan kurumsal askeri yapılardır.
 
Hizbullah'ın askeri gücü konusunda basına yansıyan birçok bilgi var. Hizbullah askeri bakımdan yansıdığı kadar güçlü mü?  
 
Hizbullah'ın önemli bir askeri gücü olduğu hatta Lübnan'ın ordusundan çok daha fazla güçlendiği belirtiliyor. Buna ilişkin somut bir veri bulunmamakla birlikte, 2006 yılına oranla Hizbullah'ın askeri olarak çok daha fazla güçlendiği gerçeğini reddedemeyiz. Hizbullah'ın 70 bin ile 100 bir arasında farklı düzeylerde etkili olan füzelere sahip olduğu belirtiliyor. Yedeklerle birlikte 50 bine yakın silahlı gücünün olduğu da iddia ediliyor. Hizbullah'ın İHA/SİHA gibi yapay zeka ile hareket eden silahları kullandığı geçen birkaç haftalık süreçte görüldü. Hizbullah askeri olarak belirli bir güce sahip olduğu söylenebilir, ancak İsrail'in Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazları ve telsizleri silaha dönüştürdüğünü ve ciddi bir darbe vurduğunu özellikle komuta kademesindeki ciddi bir gücü tasfiye ettiğini de gördük.
 
Çağrı cihazlarıyla yapılan saldırı, yaşanacak savaşlar için yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Kimyasal silahların kullanıldığı, bugün nükleer silah üretimleri ve devletlerin bunu bir tehdit olarak kullandığına şahitlik edilirken, bu hamle yaşanacak/yaşanıyor olan savaşlara dair bize hangi emareleri gösteriyor? 
 
Yöntemi ve biçimi nasıl olursa olsun, küresel savaşta kullanılabilecek araçlar konusunda bize bir fikir veriyor. Cepte taşınabilen bir teknik veya teknolojik aracın bir kitle imha silahına dönüştürüleceğini ortaya koyuyor. Bunun son derece tehlikeli bir durum olduğu ve bir anda milyonlarca insanın öldürülebileceğini gösterdi. Her ne kadar İsrail, bu cihazların Hizbullah militanları tarafından kullanıldığını belirtse de, sokak ortasında binlerce sivilin yaralanmasına yol açtığı ve bu nedenle savaş suçu kapsamında değerlendirileceği söylenebilir. Önümüzdeki süreçte hem Birleşmiş Milletler tarafından bu tür savaş yöntemlerinin 'savaş suçu' kapsamında ele alan bir kısım kararlar alınabilir hem de Uluslararası Adalet Divanı'nda, İsrail'in ve dolayısıyla Başbakan Netanyahu hakkında ek bir soruşturma açılması yüksek bir olasılık olarak görünüyor.
 
İsrail'in, Hizbullah'a karşı başlattığı çok kapsamlı hava saldırısı devam ederken, Hizbullah da roket ve füzelerle cevap veriyor. Savaş nereye doğru eviriliyor?
 
 
İsrail, Hizbullah'a yönelik çok kapsamlı bir şekilde başlattığı hava saldırılarıyla hem komuta kademesini etkisizleştirmek, onlar arasındaki iletişimi kırmak/kesmek hem de Hizbullah'ın füzelerinin konuşlandırıldığı yerleri vurarak, saldırı gücünü kırmak istiyor. İzlenen taktik ile askeri planın bu olduğu görülüyor.
 
İsrail'in savaş stratejisinin bölgesel krizi derinleştirme üzerine kurulu olduğu görülüyor.  Gazze'de yaklaşık bir yıldır süren ve bütün ateşkes çabalarına rağmen devam ettirilen savaş, sadece Hamas'ın askeri olarak tasfiyesini oluşturmuyor aynı zamanda bölgesel dengeleri değiştirmeye, zemin hazırlamaya yönelik olduğu artık bilinen bir durum. İsrail için Hizbullah çok daha tehlikeli bir örgüt konumunda bulunuyor. Çünkü Hizbullah, Lübnan içerisinde bir askeri ve politik bir güçtür. İkincisi önemli bir toplumsal desteği bulunuyor. Üçüncüsü de önemli bir savaşçı gücüne sahip, İran ve Suriye tarafından yıllardır askeri olarak da silahlandırıldı. 
 
Öncelikli olarak İsrail'in Gazze'de Hamas'a yönelik yaptığı saldırı ile Lübnan'da Hizbullah'a yönelik gerçekleştirdiği saldırı aynılaştırılamaz. Çünkü Lübnan, Birleşmiş Milletler üyesi bir ülke. Hizbullah'a saldırmak fiilen Lübnan'a saldırmaktır. Çünkü Hizbullah, Lübnanlı bir güçtür. Bu nedenle Hizbullah'a dönük bütün saldırılar doğrudan Lübnan halkına yönelik bir saldırıya dönüşüyor. Hizbullah'a karşı olan güçlerin önemli bir kesimi dahi Hizbullah'ı desteklemeye başladı. İsrail, Hizbullah'a yönelik çok kapsamlı bir şekilde başlattığı hava saldırılarıyla hem komuta kademesini etkisizleştirmek, onlar arasındaki iletişimi kırmak/kesmek hem de Hizbullah'ın füzelerinin konuşlandırıldığı yerleri vurarak, saldırı gücünü kırmak istiyor. İzlenen taktik ile askeri planın bu olduğu görülüyor. Hizbullah önemli bir darbe almış olsa da, şu anki veriler dikkate alındığında askeri kapasitesini önemli ölçüde koruduğu görülüyor. Ne kadar etkili olduğundan bağımsız olarak Hizbullah da roket ve füzelerle İsrail şehirlerini vurmaya devam ediyor.
 
 Hamas liderinden sonra Hizbullah lideri Hasan Nasrallah da öldürüldü. Bu durumun Hizbullah’a yansıması ne olur? 
 
Politik bir hareketi var eden birkaç temel unsuru var. Birincisi lider ve liderin etkisi, ikincisi toplumsal dayanağı üçüncüsü ideolojik-politik stratejisi... Hamas ve Hizbullah'ın ortak özelliği lidere olağanüstü bir rol biçilmesidir. Örgüt ile lider özelleştirilmiş durumda. Örgütün toplumsal tabanı için de lider ile örgüt bütünleşmiştir. İsrail bu durumu biliyor. Bu nedenle sembolleşmiş örgüt liderinin tasfiyesi ile hem örgüt yönetiminin hem toplumsal tabanda psikolojik bir yenilgi sağlamaya amaçlıyor. Bunda da başarılı olduğu söylenebilir. Ayrıca İsrail'in İran'da Hamas liderine suikast yapması, Hamas'ın Gazze'deki liderlerinin önemli bir kesimini tasfiye etmesi, geçen hafta çağrı cihazları ve telsizler üzerinden Hizbullah'ın önemli kadroların etkisizleştirmesi ve Nasrullah'ın bulunduğu yerin bombalaması aynı zamanda İran'ın hem de Hamas ve Hizbullah'ın ciddi bir güvenlik zafiyeti içinde olduklarını gösteriyor. İsrail'in savaş taktiklerinde hedeflerine ulaşması, Hamas ve Hizbullah için ciddi bir yenilgi olarak değerlendirilebiliriz. İsrail'in Hamas'ın komuta sistemini yok etmesi ve liderlerini fiziki olarak tasfiye etmesi, kara savaşını ikinci plana atarak, hava saldırılarıyla süreci tamamlayabilir.
 
 İsrail'in saldırılarını hava harekâtından kara harekâtına dönüştüreceği yönünde iddialar da kamuoyuna yansıyor. Hizbullah'a karşı bir kara harekâtı bekliyor musunuz?
  
Kara harekâtı pekâlâ mümkündür. Ancak bugünkü koşullar da ön plana çıkartılmayabilir. Birincisi uluslararası toplum, bütünüyle bir kara harekâtına karşı... İkincisi bölge ülkelerinin de tamamı kara operasyonuna karşı olduğu gibi aşamalı olarak Lübnan'ı askeri olarak destekleme sürecine girebilirler. Bu iki durum, süreci İsrail aleyhine çevirebilir. İsrail, Lübnan sınır bölgesine askeri gücünü yığmakla birlikte, kara harekâtına yönelmeyebilir. Ayrıca 2006 yılı deneyimi var. İsrail, Hizbullah'ı tasfiye etmek için kara harekâtını başlatmıştı ama bir sonuç alamadan çekildiği gibi Hizbullah bu süreçten sonra çok daha ciddi bir düzeyde güçlendi ve bugün kara harekâtına hazır olan bir Hizbullah'dan bahsedebiliriz. İsrail'in kara harekâtına girişmemesi kimseye sürpriz gelmemeli. Hava operasyonlarıyla, Hizbullah'ın gücünü önemli ölçüde kırmaya devam edebilir ve daha sonra bir ateşkes sürecine yeşil ışık yakabilir.
 
İsrail'in Lübnan'a saldırılarının kara harekâtına dönüşmesini ABD destekler mi? ABD'nin Ortadoğu'daki politikaları İsrail-Lübnan savaşından nasıl etkilenir? 
 
 
Bölgesel bir krizin artması ABD'nin Ortadoğu'daki çıkarlarıyla uyumlu görünmüyor. Washington açısında Arap Körfez ülkeleriyle olan ilişkiler de son derece önem arz ediyor. Askeri ve enerji kaynakları bakımından ABD'nin çok uzun yıllar daha bölgede kalmaya devam edeceği çok açık. 
 
İsrail çok açıktan bölgesel bir kriz yaratarak; İsrail ve diğerleri (İran-Hizbullah-Hamas-Husiler) gibi bir saflaşma yaratmak istiyor. Böylelikle özellikle İngiltere ve ABD gibi küresel güçlerin zorunlu olarak İsrail'in yanında yer alacağını hesaplıyor. Gazze'de İsrail'i aktif destekleyen uluslararası güçler ve toplum, Lübnan'a yönelik bir kara harekâtına aynı desteği vermeleri oldukça zor görünüyor. İsrail, Hamas'ın siyasi lideri Hanney'i Tahran'da vurarak aslında İran'ın İsrail'e saldırması için bir gerekçe yarattı. Ancak İran daha sakin davrandı ve İsrail'in hamlelerini boşa çıkarttı. Bu kez bu planı Hizbullah gerekçesiyle Lübnan'a yönelik gerçekleştirmeye başladı. Şuana kadar beklenilen desteği almış değil. ABD, Avustralya, Kanada, Avrupa Birliği, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere ve Katar gibi ülkeler ortak bir bildiri yayınlayarak, taraflara ama özellikle İsrail'e ateşkes çağrısı yaptı.
 
Bölgesel bir krizin artması ABD'nin Ortadoğu'daki çıkarlarıyla uyumlu görünmüyor. Sorun sadece İsrail'in güvenliğini sağlamak değil, Washington açısında Arap Körfez ülkeleriyle olan ilişkiler de son derece önem arz ediyor. Askeri ve enerji kaynakları bakımından ABD'nin çok uzun yıllar daha bölgede kalmaya devam edeceği çok açık. Bu nedenle bölgesel kriz ABD'nin stratejik planlarını olumsuz yönde etkileyecektir. ABD'de de 6 Kasım 2024'de yapılacak seçimler hiç şüphesiz ki önem arz ediyor.  İster Trump isterse Harris kazansın; ABD'nin Ortadoğu siyasetinde bölgesel bir savaş olmayacaktır. Hatta İran ile sorunların diplomatik yollarla çözülmesi için 2025 yılı içerisinde önemli adımların atılacağını söylemek yanlış olmayacaktır.
 
Hizbullah'ın İran tarafından desteklendiği biliniyor. Ancak yaşanan son saldırılar, İran'da gerçekleştirilen suikast de bir bütün değerlendirildiğin de İran sessizliğini koruyor. Siz 'İsrail'in hamlelerini boşa çıkardı' dediniz, ama bu sessizliğin sebebini biraz daha açar mısınız? 
 
İran'ın bölgedeki birkaç güçlü müttefikinden bahsedebiliriz. Hizbullah, Yemen/Hussiler ve Şam rejimi… Hizbullah ile İran arasındaki bağ oldukça derin ve karmaşıktır. Bu nedenle İsrail'in, Hizbullah'a saldırmasında Tahran'ın aktif bir tepki göstereceği beklendi. Ancak İran, bölgesel çıkarlarını düşünerek, beklenilen tepkiyi göstermedi. Yaptığı birkaç diplomatik ve politik açıklamanın ötesine geçilmedi. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezekşiyan'ın BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada 'Herkes için barış istiyoruz ve herhangi bir ülkeyle çatışma niyetimiz yok'  demesi dikkat çekiciydi. İran, önümüzdeki 10 yıllık bölgesel stratejisini belirlerken, askeri çatışmadan çok politik-diplomatik ilişkileri ön plana çıkartacaktır. Bu nedenle İran, İsrail'in Hizbullah'a yönelik saldırısını doğrudan askeri araçlarla cevap vermeyecektir. Ancak, İran'a bağlı, ama fiilen bağımsız görünen on binlerle ifade edilen milis, Şam rejimini desteklemek için Suriye'de savaşıyor. Eğer İsrail kara operasyonuna girişirse bu milislerin önemli bir kısmının Hizbullah yanında savaşmak için Lübnan'a gidecekleri biliniyor. Şam rejimi açıktan olmasa da, Hizbullah'ı askeri olarak desteklemeye devam edecektir.
 
Değerlendirmelerinizden ortaya çıkan şu ki; İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun kara harekâtında ısrarı kazanmaktan ziyade kayba yol açar.
  
İsrail, Hamas'a yönelik saldırısında uluslararası alanda almış olduğu desteği, Lübnan'a yapacağı kara harekâtıyla kaybedecektir. Gelişmeler bunu doğruluyor. Arap ülkeleri Gazze meselesinde Hamas'ın tasfiyesine sessiz kaldılar ve süreci zımnen desteklediler. Ancak İsrail'in, Lübnan'a saldırısına karşı tutum alacakları ve hatta dolaylı olarak Hizbullah'a destek vermeleri kimseye sürpriz gelmemeli. Hizbullah, ABD, İngiltere, Avrupa Birliği tarafından halen 'terörist' görülüyor. Arap Birliği, 2016'da Hizbullah'ı 'terör örgütü' listesine dâhil etmişti. Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Hüsam Zeki, 30 Haziran 2024 tarihinde Hizbullah'ın 'terör örgütü' listesinden çıkarıldığını açıkladı. Bunun İsrail'in, Hizbullah'ı gerekçe göstererek; Lübnan'a girmesini engellemeye yönelik bir karar olduğu açıktır. Bu nedenle İsrail'in Lübnan'a yönelik olası bir kara harekâtında kazanımlarından çok kayıplarının olacağı söylenebilir. 
 
MA / Delal Akyüz 

Diğer başlıklar

01/04/2025
11:45 Amed’den Amara’ya ‘özgürlük’ yürüyüşü başladı
11:32 Demokratik İslam dergisinin 3'üncü sayısı çıktı
11:10 Üniversitelilerden ekonomik boykot çağrısı
11:06 DEM Parti’den Akitu Bayramı mesajı
10:54 Bahçeli'den CHP ve medyaya '15 Temmuz' göndermesi
10:36 İsrail'den Beyrut'a hava saldırısı
10:20 Gazze’de 10 günde 322 çocuk katledildi
09:58 İzmir'de iki kadına saldırı
09:19 Saliha Aydeniz: Kürtlerin birliği Ortadoğu’nun demokratikleşmesi için önemli
09:09 Ekonomik kriz alım gücünü düşürdü: Artık kimse geçinemiyor
09:07 Yerel seçimin üzerinden bir yıl geçti: Wan’daki demokrasi sorunu bugün İstanbul’da yaşanıyor
09:03 Amed 'adım' bekliyor: Tecrit hala devam ediyor
09:00 01 NİSAN 2025 GÜNDEMİ
31/03/2025
21:37 Anne Baba Dayanışma Ağı: Çocuklarımızı serbest bırakın
20:45 Amara yürüyüşü yarın başlıyor
20:11 İmamoğlu'ndan boykot çağrısı
19:06 Abdullah Öcalan'dan mesaj: Çağrının sahiplenilmesini selamlıyorum
18:36 Bayramda 3 iş cinayeti
17:47 DBP Eş Genel Başkanı Bayındır Êlih’te halka bayramlaştı
17:15 İmralı'da bayram görüşü gerçekleşti
17:00 Gazze saldırılarında 50 bin 375 kişi katledildi
16:25 Myanmar depreminde ölü sayısı 2 bin 56'ya yükseldi
16:13 Şêx Seîd Meydanı’nda halkla bayramlaşma
15:50 32 yıl sonra tahliye edilen Güler Bilen'e kitlesel ziyaret
15:43 İzmir'de silahlı saldırıda 3 kişi yaşamını yitirdi
14:49 DEM Parti ve AKP bayramlaştı: Çağrı toplumda karşılık buldu
14:17 Anjiyo olan Mahir Polat yeniden cezaevine götürüldü
14:08 DEM Parti’de bayramlaşma: Demokrasi mücadelesi önemli bir eşikte
12:54 Amed’de kadın katliamı
12:00 MHP ile DEM Parti bayramlaştı: Yeni bir Türkiye inşa edebiliriz
11:31 Hamaney’den ABD’ye: Güçlü karşılık veririz
10:31 AP Türkiye Raportörü’nden İmamoğlu açıklaması
10:01 Bahçeli’den yeni açıklama
09:11 2025 Newrozu: Mesaj netti; demokratikleşme
09:10 Ev baskınları ve gözaltılar telefon talimatıyla yapılmış
09:09 En az 42 gazeteci bayramı cezaevinde karşıladı
09:09 Sokağa çıkma yasaklarında yaşamını yitiren Önver’in ailesi icraya verildi
09:05 Tarihi çağrının üzerinden bir ay geçti: Meclis’te komisyon kurulmalı
09:03 Besiciler zararda
09:02 Engelliler için medikal ürün maliyeti artıyor
09:00 İnsan hakları savunucuları: Devlet adım atmalı
09:00 31 MART 2025 GÜNDEMİ
30/03/2025
23:19 İsrail ve Türkiye'den karşılıklı sert açıklamalar
22:37 İran'dan ABD'ye 'doğrudan müzakere' yanıtı
20:58 Kızıldere'de katledilen devrimciler anıldı
20:48 İzmir Barosu: Tutuklu gençlerde darp izine rastlandı
20:29 MSD: Yeni kabine siyasi ve toplumsal çeşitliliği yansıtmıyor
19:55 Trump'tan Rusya ve İran'a 'ek tarife' tehdidi
18:57 Gazze'ye saldırılar bayramda da devam etti
18:48 Myanmar'daki depremlerde can kaybı artıyor
18:04 6 kent için sağanak yağış uyarısı
17:20 Aydın'da kadın katliamı
17:13 Özerk Yönetim'den 'yeni kabine' tepkisi
16:53 Bayramın ilk gününde 766 kaza
16:12 Husiler’den İsrail havalimanına saldırı
16:02 Kürt kadınları destekleyen akademisyen 'kara' listeye alındı
15:49 Kızıldere Katliamı 53’üncü yılında: Mahir olma zamanıdır
15:48 Esir alınan YBŞ’lilerin ailelerinden 14 ülkeye mektup
14:51 Mehmet Latifeci anıldı: Halkların mücadelesinde yaşıyor
14:50 Kılıçdaroğlu’ndan İmamoğlu'na ziyaret
12:52 Rojin Kabaiş ve Narin Güran’ın mezarı ziyaret edildi
12:39 Ateşkese rağmen saldırılar sürüyor
12:33 Gazi Mezarlığı'na bayram ziyareti
11:34 Erdoğan’dan bayram mesajı: Sürecin başarısı için uygun zemin var
11:14 Tülay Hatimoğulları Mahir Çayan ve arkadaşlarını andı
10:40 CHP imza kampanyasını Trabzon'da başlattı
10:30 Jin derginin yeni sayısı ‘Sosyalizm ve Kadın’ kapağıyla çıktı
10:11 Sabri Ok: Devlet atması gereken adımları atmadı
09:48 Vedat Aydın mezarı başında anıldı: Failler belli
09:09 HDK Eş Sözcüsü: Mesele CHP değil demokrasi sorunudur
09:08 EMEP Genel Başkanı: Şalter inmeden süreç tersine dönmez
09:07 Gençler: Newroz ruhuyla Amara’da olalım
09:06 Anadolu Üniversitesi öğrencileri: Boykot sürecek
09:03 DBP’li Yılmaz: İmralı'daki özel rejim değişmeli
09:02 Öcalan'dan 4 Nisan daveti
09:01 Cenazeleri verilmeyen 2 HPG'linin babası: Çözüm için adım atılmalı
09:00 30 MART 2025 GÜNDEMİ
29/03/2025
23:28 30 yıllık tutsaklığın ardından tahliye edildi: Sürece sahip çıkalım
22:58 Adana'da evde çıkan yangında 2 çocuk hayatını kaybetti
22:14 Şam iktidarının Ramazan Bayramı 31 Mart’ta olacak
20:45 Myanmar depreminde bin 644 kişi hayatını kaybetti
18:55 PSAKD’ın ‘Adalet Nöbeti’ 28’inci gününde: Bir arada olmalıyız
18:04 Frankfurt’ta coşkulu Newroz kutlaması
17:08 İşkence uygulayan polis, belgeleyen avukatı da darp etti!
17:02 Birçok kentte mezarlık ziyareti: Mücadelelerini sürdüreceğiz
16:47 Halep’te Alevilere yönelik katliama karşı yürüyüş
16:16 Amedspor deplasmandan 3 puanla döndü
15:18 32 yılın ardından tahliye edildi
15:07 Ok'un yaşamı tehlikede, Öztel gözlerini kaybedebilir
14:34 TJA’dan 4 Nisan çağrısı
14:20 Mersin'de Kızıldere Katliamı anması
14:14 Yüzbinler Maltepe'de
14:01 Cumartesi Anneleri: Karanfillerimizi bırakacak bir mezar taşı gösterin
13:54 Belucların eylemine bombalı saldırı girişimi
13:48 TTB'den hekimlere çağrı: İşkence bulgularını belgeleyin
13:32 Hem akıbetleri belirsiz hem failleri meçhul
12:51 Eş Genel Başkanlardan bayram mesajı
12:17 İzmir'de kimyasal fabrikasında patlama
11:49 Cezaevinde halaya 'propaganda' soruşturması
11:33 Tahliyeye 'toplumla bütünleşmeye hazır değil' engeli
11:10 İtalya eski bakanı: Sürecin ilerlemesi için Öcalan özgür olmalı
10:29 Tahliye edilen gazeteci Tunç: Polis komplo kurdu
10:19 Ne şeker ne bayramlık alabiliyorlar
09:45 Kurul kararıyla tahliyesi 3'üncü kez ertelendi
09:44 Myanmar'da ölü sayısı bini geçti
09:43 Ayşe İnceyol davası: Etkin yargılama için fail bulunmalı
09:42 Kazançları günlük ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor
09:10 Av. Emekçi: Abdullah Öcalan kendi toplumuna güveniyor
09:07 Saldırıları duyuran Beluc gazeteciler hedefte
09:03 Fail polis olunca savcı sürgün edildi, soruşturmada ilerleme sağlanmadı
09:03 Özerk Yönetim'den saldırı altındaki Alevilerle dayanışma
09:01 Üniversite öğrencileri direnişlerinde kararlı
09:00 29 MART 2025 GÜNDEMİ
00:01 Ameliyat olması gereken Werîşe Muradî’nin tedavi hakkı engelleniyor
28/03/2025
23:54 Ankara’da 52 kişi serbest bırakıldı
23:49 Uludağ'daki otel yangınıyla ilgili 4 tutuklama
23:18 Tişrîn Barajı'ndaki direniş sürüyor
22:52 KYK yurdunda öğrencilere soruşturma tehdidi
22:32 Tutuklu sayısı 263’e yükseldi
20:34 IGFM: Suriye’de Aleviler, Kürtler ve Hristiyanlara karşı katliam riski var!
19:48 İsveçli gazeteci tutuklandı
19:38 TBB Başkanvekili Zeydan Karalar oldu
19:02 Amed Emek ve Demokrasi Platformu: Engellemelerden vazgeçin
18:21 13 dokunulmazlık fezlekesi Meclis’te: Aralarında Bakırhan ve Başarır da var
17:27 Amed’ten Amara’ya yürüyüşe katılım çağrısı
16:49 Adana'da 9 kişi serbest bırakıldı
16:45 Lise öğrencileri de boykot başlattı: Direnişi büyüteceğiz
16:41 Wan’da kahramanlık haftası programı
15:54 Katledilen Sevcan Demir için çağrı: Fail cezalandırılsın
15:31 IHR: İran'ın 'Jîna Emînî' raporu gerçek dışı!
15:19 KESK ve DİSK’ten iş bırakma eylemi
14:59 Roboskî Katliamı 159'uncu ayında: Kayıp hukukun peşindeyiz
14:56 Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde darp ve soruşturma
14:46 İBB soruşturması ve polis şiddetine ortak tepki
14:32 İHD: Gözaltına alınanlar işkenceye maruz kaldı
14:20 DEM Parti Kadın Meclisi’nden polis şiddetine tepki
14:20 Ankara’da kaza: 6 ölü, 3 yaralı
14:12 Amed Barosu ve ÖHD'den Newroz raporu
13:57 Tahrip edilen mezarlıklara bayram ziyareti
13:22 Emek ve Demokrasi Güçleri'nden Maltepe mitingine çağrı
13:14 BYC: Gazeteci Khan şiddeti çektiği için kaçırıldı
13:02 CHP kayyım düzenlemesinin iptali için AYM'ye başvurdu
12:43 Öğrenciler: Hukuksuzluklar son bulana kadar boykota devam
12:22 Kayyım kadın çalışanları temizlik işlerine gönderiyor
12:05 Suriye-Lübnan arasında sınır anlaşması
11:55 İran, Trump’ın mektubuna yanıt verdi
11:16 Ne zaman indirileceğini bilmeden tutulduğun Filistin Askısı: Karihomenlilik
11:14 Myanmar'da 7,7 büyüklüğünde deprem
11:00 Avusturyalı siyasetçiler: Türkiye Öcalan’ın mesajını dikkate almalı
10:00 4 aylık İmralı raporu: CPT'ye 'ivedi' başvuru