Yazar Kalkan: Özgürlük olmadığı sürece komplo sürüyor demektir

img

ANKARA - Abdullah Öcalan'ın "varlık mücadelesinin" yaratıcısı olmasından kaynaklı komployla hedef alındığını söyleyen yazar Tevfik Kalkan, "Hegemonik saldırılar ile işgal sürdüğü sürece, Öcalan'ın özgürlüğü sağlanmadığı sürece komplo sürüyor demektir" dedi.  

Küresel güçlerin Ortadoğu’ya yönelik müdahale planının en kritik adımlarından biri, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye’den çıkarılmaya zorlanması oldu. Öcalan, Suriye'den çıkarıldıktan sonra uluslararası komployla 15 Şubat 1999'da Türkiye'ye getirildi. Abdullah Öcalan'ın Türkiye’ye getirilerek, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne konulması 26’ncı yılında. Abdullah Öcalan, İmralı Cezaevi'ne konulduğu günden bu yana ağır bir tecrit altında tutuluyor. Son 43 aydır da ne ailesiyle ne de avukatlarıyla görüşmesine izin verilmeyerek mutlak iletişimsizlik uygulanıyor. 
 
Ancak mutlak tecride rağmen Abdullah Öcalan'ın küresel kapitalist sisteme karşı ortaya koyduğu Demokratik Modernite fikriyatı her geçen gün daha fazla insan tarafından benimseniyor. Ortadoğu'daki savaş ve çatışmaların sonlanması ve kalıcı bir çözümün tesisini öngören fikirlerden etkilenenlerden birisi de, hayatının 30 yılını cezaevinde geçiren Tevfik Kalkan. 
 
Kalkan, cezaevinde geçirdiği süreci Abdullah Öcalan’ın kitaplarını ve değerlendirmelerini okumakla geçirdi. Kalkan, fiziki özgürlüğünü kazandıktan sonra da cezaevi sürecinde edindiği söz konusu fikirleri topluma ulaştırıyor. 
 
Yazar Kalkan, 9 Ekim komplosunun tarihsel yönleri ile sonuçlarına dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
 
Yaşadığımız coğrafyada direnenlere dönük komplolar hiç bitmedi. Uzun yıllardır varoluş mücadelesi veren Kürtlerin liderleri de defalarca komplolarla karşı karşıya kaldı. Kürt tarihi, aynı zamanda bir "komplo tarihidir” diyebilir miyiz? 
 
Tarihsel olarak Kürtler hiç de komplo ve komplocuları tanımaz değildir. Devlet ve iktidar oluşumunun, gerçeğinin kendisi aslında bir anlamda komplodur. Toplumların doğal olana daha yakın düşünce ve yaşam tarzlarına, farklı karakterde bir ideolojik ve siyasi yapıyı dayatmak; ancak bir dizi komplo ile mümkündür. Medler zamanının Harpagosu’ndan bu yana işgal ve ilhak güçlerinin ya da devlet ve iktidarlarının hepsi neredeyse komployla sonuç almak istemiş veya sonuç almıştır. Kürt tarihsel anlatımının bir de bu yönüyle ele alınması gerektiği kanısındayım. Bununla, toplumların ve halkların direnişinin hiç olmadığını ve bu komplolara kolayca yenildiklerini söylemiyorum. Tersine belki de komploların yaman bir öğretici olduğunu, yaşananlardan biliyoruz. Kürtler, dahası Ortadoğu toplumlarının bu komplolardan çok şey kaybederek çıktığını söylemek istiyorum. Bölgenin haline bakıldığında bile bu rahatlıkla görülebilir.
 
 PKK Lideri Abdullah Öcalan ile onun şahsında Kürtlerin hedef alınmasının altındaki asıl hedef nedir?
 
Burada önemli olan komploların ardındaki asıl amacı, buna yön veren ve oluşturan hakikati doğru tahlil edebilmektir. Devlet ve iktidar oluşumunun son yapısı olan kapitalist modernite sisteminin çağın en dehşet verici komplolarına yol açmasını doğru kavramadıkça, buna karşı direnişin de güçlü geliştirilemediği biliyoruz. Kürt Halk Önderi Öcalan, bir görüşmesinde “Asıl savaş buradadır, İmralı’dadır” derken bir yanıyla sanırım bu gerçeğe işaret ediyordu.
 
Başını ABD, İngiltere ve İsrail’in çekmesi; bölgenin ve dünyanın irili ufaklı bir yığın devleti, gücü ve şahsiyetin yer alması nedeniyle bu komplonun niteliği uluslararasıdır, devletler arasıdır. Başka bir ifadeyle hegemonik merkezi güçlerin saldırısıdır. Tarihte böylesi uğursuz bir ittifak sanırım yoktur. Yerel olanı vardır, bölgesel olanı vardır, birkaç gücün bir arada yürütmüş olanı vardır. O çok övündükleri “Dünyamız artık bir köy gibidir” diye tasavvur ettikleri küresel alanına ilk defa şahit oluyoruz. Kocaman Asur’un, Roma’nın, Bizans’ın, Pers’in imparatorluğunda olan saldırıların imha ve komplo gerçeğini inkar etmeden söylüyorum bunu. Hz. İsa veya Mani’ye yapılanların bir toplumu varlık olmaktan çıkarma gibi bir niteliği yoktur veya sınırlıdır. Toplumu tarihsel özgürlük eylemi ve yürüyüşü içinde önderliksiz bırakma gibi bir gerçekliklerinin olduğundan söz edilebilir. Devlet ve iktidar yapılanmasının düşman olma gerçeğini en iyi ortaya çıkaran, ifadelendiren durumlardır bunlar.
 
 
Önder Öcalan'ın hedeflenmesi, varlık mücadelesinin yaratıcısı ve sürdürücüsü olmasındandır. Kürtler, Med oluşumundan bu yana belki de ilk defa böyle bir önderlik ve mücadeleyi ortaya çıkardı. 
 
Kürtlerin durumuna bakıldığında; sadece son iki yüzyılını göz önüne getirirsek, merkezi ve bölgesel hegemonik güçlerin saldırısı altında sadece inim inim inletilmemiştir. Varlık olmaktan çıkarma söz konusudur. Diğer bir ifadeyle yok oluşun eşiğindedir ve hiçbir şekilde bir özne olarak kabul edilmemektedir. Varlık olma mücadelesinin son 30 yılının nasıl da zorlu geçtiğini ilgili herkesin az çok bildiği bir durumdur. Önder Öcalan işte bu mücadelenin önder kişiliği ve gücüdür. En başta Önder Öcalan’ın hedeflenmesi doğrudan bu mücadelenin yaratıcısı ve sürdürücüsü olmasındandır. Kürtler, Med oluşumundan bu yana belki de ilk defa böyle bir önderlik ve mücadeleyi ortaya çıkarmış oluyorlar. Bunun da başta Kurdistan ve dört sömürgeci ülkede, bütün Ortadoğu’da tarihin çok az tanık olacağı gelişmelere yol açacağı açıktır.
 
Özgür ve demokratik Kurdistan demek; despotluklardan, ulus-devletlerden, fikri ve ruhu kararmış, zenginliklerini toplumların iliğini sömürerek, beyinleri felç ederek, emeklerine ve ürünlerine el koyarak elde edenlerden çok çekmiş bölge toplumlarıyla demokratik ve dayanışma birliğine gitmek, demokratik konfederal birliğe giden yolu aşmak demektir. Demek ki bin yılların kaybedilen yaşamı, toplumsal dayanışması ve özgür birliği yeniden kurulabilirdi. İnsanlık daha bir güvenli geleceğe yol alabilirdi. Tarihsel lanet mahkum edilirken, tahakkümcü ve sömürgeci güçlerden büyük hesap sorulabilirdi. İşte uluslararası komplo tam da böylesi bir zamanda ve koşullarda gerçekleştirildi.
 
Konu "koşullara" gelmişken; 1991 yılında ABD’nin Irak’a müdahalesinin, -ki 3'üncü Dünya Savaşı'nın startının verildiği gelişme olarak değerlendirilir- bahsettiğiniz gelişmelerle ilişkisi nedir? 
 
Reel sosyalist dünya darmadağın olmuş, kimin ve hangi gücün ne yapacağı, nasıl bir dünya düzeninin kurulacağı tartışılıyorken ABD öncülüğündeki uluslararası güçler, Irak’a müdahale etmiştir. Kuzeyde 36. paralel sınır alınarak, Saddam sınırlandırılmış ve güçten düşürülmüştür. Sonrasında, bugün adına Federe Kurdistan Bölgesi olarak ifade edilen Başûr Kurdistan’da yeni bir yönetim ortaya çıkarılmıştır.
 
ABD tankları neden 36. paralelde durdu da Bağdat’a kadar gitmedi? 10 yıl neden beklendi?
 
Bana göre bunun en önemli nedenlerinden biri Kürt özgürlük hareketinin durumudur. Bölge tam anlamıyla yeni bir Ekim Devrimi'ne gebedir. Bölgenin Ekim Devrimi diyebileceğimiz bu koşullarda en örgütlü güç PKK’dir. Bölgeye dayatılan ulus devlet yapılanmaları içinde hiçbir şekilde yeniden tarih sahnesine çıkılmayacağına inanılan Kürtler, bölgeye öncülük yapabilecek duruma gelmişlerdir. Kapitalist Modernite güçlerinin yeni bir Bolşevik Partisi ve Lenin’e tahammülü yoktur. Tarihi iyi okur ve tedbirlerini alırlar. Fakat büyümesi de engellenemez. Dahası Lozan Antlaşması ile oluşturulan Kürt kapanının işlevsiz kılınmasının arifesindedir. Önderlik Roma’da iken “Bana bir yıl daha lazımdı, bu generallerin işini bitirecektim” diye haykırıyordu. ABD öncülüklü merkezi hegemonyanın planlarını bozan işte buydu. Yeniden belirtilebilir, ABD planlarında belki bir Kurdistan vardı ama bu PKK’nin öncülük ettiği ve özgürlüğe kavuşturduğu Kurdistan değildi.
 
Körfez Savaşı sonrası KDP ve KYB arasında bir çatışma süreci yaşandı. Eylül 1998'de Barzani ve Talabani'nin Washington'da buluşturulmasıyla bu durum ortadan kaldırıldı. Antlaşmada Irak askerlerinin Kürt bölgeleri ve PKK'nin de Federe Kurdistan Bölgesi topraklarını kullanmasına izin verilmemesi de yer alıyordu. Komplodan 1 ay önce imzalanan bu antlaşmanın Öcalan’ın tasfiye edilmesi sürecinde bir etkisi oldu mu?
 
KDP anlayışının temsil ettiği bir Kurdistan, ulus devlet Kurdistan'ıydı. Buna sonra değineceğim. Mesut Barzani ve Talabani’nin imzaladığı antlaşma aslında buydu. Bu nedenle öncelikle önderliğin de tavsiye edilmesi gerekiyordu. 1991’den 1998’e gelindiğinde içte ve dıştan dayatılan hiçbir tasfiye ve komplo hareketi başarılı olamıyor, PKK ideolojik, siyasal, örgütsel ve askeri varlığını koruyordu. Daha da önemlisi kendi içinde de büyük bir değişim ve dönüşüme hazırlanıyordu. Komplo işte buna imkan ve zaman bırakmıyordu. PKK tasfiye edilmeden ya da etkisi kırılmadan hegemonik güçlerin ne Kurdistan ne de Ortadoğu planlaması olduğu gibi işlemeyecekti. Bu nedenle bütün güçleriyle Önder Öcalan’a yöneldiğini biliyoruz.
 
AKP dönemine gelecek olursak, İmralı'da mutlak bir tecrit uygulamaya konuldu. Komplonun söz konusu tecritle halen devam ettiği belirtiliyor. Katılır mısınız?
 
Önderleri fiziken tutsak alınmış PKK ve Kürtler, kendini yeniden yapılandırmaya çalışırken, içten dayatılan tasfiyecilik ile karşı karşıya kalıyor, tam da bu dönemde AKP iktidar yapılıyor, Irak işgali de tamamlanmaya çalışılıyordu. PKK, 1 Haziran 2004 hamlesi ile bu sürece cevap olmaya çalıştı. Kaosa karşı yeni paradigma temelinde, KCK sistemi ile bütünlüklü bir yanıt oluşturmaya, varlık ve özgürlük sorununu kalıcı çözümüne ulaşmaya çalışıyordu. 2000-2015 yılları arası bu anlamıyla oldukça önemlidir.
 
 
Küresel hegemonik saldırı sürdüğü sürece komplo devam ediyor demektir. İmha ve işgal sürdüğü sürece, halkımızın ve öndeliğin özgürlüğü sağlanmadığı sürece komplo sürüyor demektir. 
 
Uluslararası komplo neden ve nasıl devam ediyor dediğimizde tam da bugünlere bakarak söylüyoruz. Şu çok açık; önderlik (Öcalan) tutsak olduğu sürece komplo devam ediyor demektir. İkincisi, küresel hegemonik saldırı sürdüğü sürece komplo devam ediyor demektir. Üçüncüsü, imha ve işgal sürdüğü sürece, halkımızın ve öndeliğin özgürlüğü sağlanmadığı sürece komplo sürüyor demektir. Dikkat edilirse nereden bakılırsa bakılsın komplonun varlığı veya sona ermesi doğrudan önderlik gerçeği ile bağlantılıdır.
 
Abdullah Öcalan'ın komplo ve tecride karşı duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?  
 
Önder Öcalan çok zor şartlarda savunmalarını hazırlayıp, harekete (PKK), halka ve ilgili tüm çevrelere ulaştırmak için muazzam bir mücadele verdi. İmkan bulduğu her görüşmede güncel politikanın yakıcı gerçeklerini dile getirdi ve yapılması gerekenleri anlattı. Gelecek öngörüsü muazzamdı. İmralı’da felsefenin ve güncel politikanın harikulade diyalog ettiğini görmemek mümkün değildir.  
 
 
Öndeliğin bu komploya ve komplolara karşı mücadelesi emsalsizdir. İdeolojik ve siyasi olarak komployu boşa çıkarmıştır. Ama komplo büyüyerek, araç ve yöntemleri değiştirerek devam ediyor.
 
Öndeliğin bu komploya ve komplolara karşı mücadelesi emsalsizdir. İdeolojik ve siyasi olarak komployu boşa çıkarmıştır. Bu rahatlıkla belirtilebilir. Önderlik ile Dolmabahçe Mutabakatı'nı imzalayan güç aslında merkezi hegemonik güç ya da onun Ortadoğu’da en önemli müttefiki olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu mutabakata komplocu tarzda yaklaşanlar ve boşa çıkaranlar da yine bu komplocu güçlerdir. Ne zaman? Tam da Suriye’ye operasyona başlanıldığında. Şüphesiz işgal, Irak örneği gibi değildir ama NATO Gladyosu’nun planlayıp yürüttüğü bir işgaldir. Kullanılan güç DAİŞ’tir veya DAİŞ adı altında yapısallaşan ve bölgenin bütün karanlık ruhlarını, kişiliklerini bünyesinde toplayan devletçi ve iktidarcı güçlerdir. 
 
Suriye’de henüz ne olacağının kestirilememesi aslında biraz da bu niteliğinden ötürüdür. Tarihsel-toplumsal çelişkiler kadar Kapitalist Modernite’nin bütün krizinin açığa çıktığı bir mekan olma rolündedir. Mezopotamya ve Kurdistan coğrafyasının tarihsel gerçekliği yine kendisini olduğu gibi yansıtmış durumdadır. Az önce önderliğin bu komployu boşa çıkardığında söz ettik. Ama komplo büyüyerek, araç ve yöntemleri değiştirerek devam ediyor.
 
Tecridin bu kadar ağırlaştırmasının nedeni nedir ya da Abdullah Öcalan neden unutturulmak isteniyor? 
 
Önderlik 26 yıldır tutsak ve 2015 Nisan’dan bu yana da dışarıyla olan temasına izin verilmemektedir. Neden? Büyük bir savaş var da ondan. Önderliğin, PKK, halk ve bölge için konuşması, diğer bir ifadeyle politika yapması demek komplocuların planlarının çok önemli bir oranda bozulması demektir. Türk devletinin “Çöktürme Planı” tüm hızıyla işletilmeye çalışıldı. Bugün ise İsrail’in Gazze ve Lübnan’a olan müdahalesini, saldırısını konuşuyoruz. Ya yarın? Belki de İran’ı konuşacağız. 
 
Türk devletini Irak ve KDP ile anlaşmaya imza attıran gerekçeler ve güçler kimdir ve nedir? Buna bölgesel, Ortadoğu komplosu diyebilir miyiz? Açık ki hedef PKK’dir. Özgür Kürt varlığıdır. PKK veya özgür Kürt tasfiye edildiğinde ya da etkisi kırıldığında yerine kim geçirilecek? Türk devleti, çeteleri ile birlikte bölgede yer tutmaya çalışıyor. İran da vekil güçleriyle. İsrail ve ABD yine kendine bağımlı güçlerle.
 
 
 Abdullah Öcalan 26 yıldır tutsak ve dışarıyla olan temasına izin verilmiyor. Neden? Büyük bir savaş var da ondan. Önderliğini politika yapması komplocuların planlarının bozulması demek. 
 
Savaş Lübnan ile durmaz. İran var, sonra Türkiye var. Türkiye’deki savaş öyle üç parçayla da sınırlı kalmayabilir. O çok propagandası yapılan “Türklük”, “milli birlik” yerini 24 saatte birbirine kıyım uygulayacak güçlere bırakır. Laik-dinci, Sünni-Alevi, Kürt-Türk, yoksul-zengin, kuzey-güney… Çelişkilerin ve savaşın en görülmemişine tanık olabiliriz. Erdoğan soykırıma kilitlenmiş. Bunu mutlaka başarmak istiyor. Önderlik için “Ben sağ olduğum sürece oradan çıkamayacak” diyordu değil mi? Ne yaptığını biliyor. Daha da derinleştirilecek soykırımın hazırlıkları yapılıyor. Demokratik siyasetin de bunun çok farkında olduğunu sanmıyorum. 
 
İş dünyasından tek tek bir bireyine kadar çok dikkatli olmak durumundayız. Özellikle Kürt orta sınıfının bunu anlamasını beklemek ne yazık ki çok gerçekçi değil. Bırakalım anlamasını, şimdiki durumlarını, konumlarını da kaybedebilirler. Ulus siyasetini, ulusun özgürlük ve demokrasi siyasetini geliştirmekten başka çare yok. Siyasal başarı olmazsa, siyaset yapılmazsa dil de kurtulmaz. 
 
1998'deki anlaşmaya yeniden dönecek olursak; Anlaşmada yer alan ve komplonun bir ortağı olarak görülen KDP, bugün de Türkiye ile açıktan bir işbirliği içerisinde. Ne yapmak isteniyor?
 
PKK’nin etkisizleştirileceği, Bakûr, Başûr ve Rojava’dan iki yüz bin, dört yüz bin, bir milyonluk ordusuyla ateşin tam da ortasında sözüm ona Kürt ulus-devleti! Yarın buna belki de Rojhılat dahil olacak. Türklerle savaş, Farslarla savaş, Araplarla savaş… Böyle bir savaş yüzyıl sürer. Türk devletinin bu planın farkında olduğunu bile sanmıyorum. KDP’nin haline bakın. Türk askerinin iz sürücüsüdür. Bize öyle normal bir Kürtlük filan vermez. Ancak işbirlikçi yapar. Yarın milyonlarca Kürt’ü kırdıracak. Bakın trollerine. Biri Kürt'ün özgür ve demokratik siyasetini biraz geliştirdiğinde nasıl da saldırıya geçiyorlar. Bir merkezden yönetiliyor bunlar. İşbirlikçi, güya milliyetçi Kürtlük adına konuşanlar ile sözüm ona kendine “sol, sosyalist, demokratik” güç, çevre veya şahsiyet diyenleri yöneten ve yönlendiren de aynı merkezdir. 
 
Biri Kürtlük adına, diğeri de “sol” ve “sosyalistlik” adına saldırıyor. Yönlendiren aynı merkezdir. Bazıları hiç farkında bile değil. Ama kullanılıyorlar, bu çok açık. Gerçek, tutarlı sol, sosyalistler bunları mutlaka deşifre etmek, kendi içinden ayıklamakla yükümlüdür. Kürt halkının, Türkiye halklarıyla demokratik birliği için bu elzemdir. Yoksa boğazlaşma durdurulamaz. Tarihin çok az gördüğü bir kıyım, bir boğazlaşmaya tanık olabiliriz. İşte komplo bunun için yapıldı ve devam ettiriliyor. Bu çok açık. Komplocular uğursuz emellerinden vazgeçmiş değil. Ama Kürt özgürlük hareketinin bilinçlendirdiği, örgütlediği halk da direnişinden, mücadelesinden bir adım bile geri atmış değil. Zorlukları elbette çok fazla.
 
Nedir bu zorluklar?
 
Kuşatma her cepheden geliştirilmeye çalışılıyor. Kürt’ün başarma iradesi kırılmak isteniyor. Fakat ortada kesinleşmiş bir kimlik var. Bu Kurdistan özgürlük hareketinin ortaya çıkardığı bir kimliktir. Şimdi bu kimliğin kendini savunmasını ve kurumlaşmasını, öz yapılarına kavuşturulmasını, inşa edilmesini konuşuyoruz. Toplumsal sorunlar çok ağır ve birikmiş. Silahlı öz savunması emsalsizdir. Bu çok açık. Her türlü  kimyasal saldırılara karşı da emsalsizdir. Fakat toplumsal sorunların özgür ve demokratik çözümü yetersiz kalıyor, gecikiyor. Aslında komplonun AKP ve Erdoğan, MHP, Ergenekon ve diğerleriyle en çok da bu yönüyle sürdürülüyor denilebilir.
 
Komplo, özelllikle Kürtlerde nasıl bir etki yarattı ve bu etkiler günümüzde nasıl devam ediyor?
 
Özgür düşünüşü, yaşayışını kaybetmiş, toplumsal ve ulusal bilinci çarpıtılmış bir toplum ve bireyler yaratılarak, kaybetmemiz sağlanmaya çalışılıyor. Bunun ağır psikolojik sorunları var tabii. 9 Ekim komplosu halkta nasıl bir ruh halini yaratılmak istendiğini biliyoruz. Bin yıllardır ilk defa böylesi bir önderliğe sahip olan bir halkın önderliğinde esareti ile varlık ve yokluk sorunuyla karşı karşıya olduğunu derinden hissediyordu. AKP tarzı neo- faşizm çok ince, çok derin yöntemlerle işte bu ruha, bu iradeye saldırıyor. 
 
Besleyip büyüttüğü Hizbulkontra şimdi Amed’in, Batman’ın merkezinde çocukları yürütüyor. Tetikçilikten siyaset devşirmeye giden yolun önünü açmaya çalışıyor. İslam’ın demokratik değerlerini değil, dinçleştirilmiş, kapkara edilmiş, faşistleştirilmiş kimlik ve anlayışını dayatıyor. Bu kimlik tehlikelidir. Ucu, DAİŞ’e, ucu Müslüman Kardeşler’e giden bir kimliktir bu. Bunu Kürt toplumu içine yerleştirmek atom bombası ayarındadır. Demokratik siyaset mutlaka bunları düşünecek ve çare bulacaktır. Yoksa bu haliyle komplo daha da derinleşir. Önü alınamaz tehlikelere kapı açar.
 
Komplo kendini değiştirip dönüştürüyorken buna karşı verilen mücadele de aynı oradan değişip dönüşüyor mu sizce?
 
 
Komplo başarısızlıklarımızın, yapamadıklarımızın üzerinden geliştirildi. Muhasebesini de bunun üzerinden yapmak durumundayız. Hepimizin sorumluluğu var, bu çok açık. 
 
Kürt halk önderinin esaret koşullarında bunun olmaması için nasıl mücadele verdiği biliniyor. Bu mücadele şimdi de devam ediyor. Fakat toplum öncüleri, örgütleri de gerçekliği bilmek, bu gerçekliğe göre hareket etmek durumundalar. Hepimizin sorumluluğu var, bu çok açık. Komplo başarısızlıklarımızın, yapamadıklarımızın üzerinden geliştirildi. Muhasebesini de bunun üzerinden yapmak durumundayız. Dünyada neredeyse her devletten, farklı uluslardan binlerce aydın ve filozof, Önder Öcalan’ın düşüncelerine atıfta bulunarak, yaşanılır bir dünyanın düşünsel ve yapısal kurgusunu oluşturmaya, diğer bir ifadeyle katılmaya çalışıyor. Komplo ne kadar devletler arası ise ne kadar devletçi ve iktidar gücü içinde yer aldıysa buna karşı şimdi de toplumların en aydın, en mücadeleci çevre ve örgütlerinin, birey ve toplulukların, ulusların konfederal birliğine doğru gidiyor. Kurdistan gerçekliği de yaman öğreticidir. Dünya insanlığının özgürce nefes alabilme imkanı sunuyor. İnsanlığın geçmişi bugün de ve aynı mekanlarda yeniden var etmesinden daha heyecanlı, daha ilham verici ne olabilir ki! Milat’tan önce 1200’lü yılların toplumsal ve tarihsel değişimi kendini güncelliyor da denilebilir. Bir kez daha kaybetmemek için bir kez daha komplolara uğramamak için kazanmaktan başka çaremiz yok.
 
MA / Fırat Can Arslan - Selman Güzelyüz 

Diğer başlıklar

10/04/2025
20:09 Şengal'de Şêşims bayramı
20:07 Çin'den ABD'ye: Zorbaca hamleleri kabul etmeyeceğiz
20:05 Berlin'de Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için Başbakanlık binasına yürüyüş
20:02 DFG, MKG ve Basın-İş’ten duruşmaya çağrı: Gazetecilere sahip çıkalım
19:30 Gazeteciler Soykan ve Ağırel'e tutuklama talebi
19:26 DEM Parti heyeti Rusya Dışişleri Bakan Yardımcıları ile görüştü
19:21 ‘Eskişehir’in maden çöplüğüne dönüşmemesi için Ankara’da olacağız’
19:10 Reqa ve Tebqa'da gençler Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için yürüdü
19:04 Mêrdîn'de kayyım davasında 25 kişiye beraat 8’ine ceza
18:55 DEM Parti Kadın Meclisi: Demokratikleşme ve kadın özgürlük mücadelesi bir arada yürütülmeli
18:09 Rezan Belediyesi Sağlık Merkezi açıldı
18:03 Eğtim Sen: Proje okullarına atamalar siyasi kadrolaşmaya dönüştü
17:44 4 gazeteci, Nazım Daştan ve Cihan Bilgin açıklaması nedeniyle ifade verdi
17:29 Özel harekat polisi AKP Genel Merkezi önünde intihar etti
17:14 İmralı Heyeti’nden Erdoğan görüşmesine dair açıklama
16:56 İstanbul’da ikinci ABD-Rusya görüşmesi
16:52 Gençler sordu, Serra Bucak yanıtladı
16:36 Özgür Özel: Kürtler ‘sorun vardır’ diyorsa çözmek hepimize düşer
16:24 Wan seferi iptal olan Ajet’ten yolculara ‘uçak yok’ cevabı
16:22 Ahmet Saymadi hakkında iddianame hazırlandı
16:20 102 genç tahliye edildi
16:08 31 yıl sonra tahliye olan Mutlu’ya kitlesel ziyaret
16:07 DEM Parti Ekoloji Komisyonu: İzmir yok oluşa sürükleniyor
15:57 Adana’da 2 kişiye tahliye edildi
15:53 Erdoğan ile görüşen Önder: Çok daha umutluyuz
15:42 Cenazesi yakılan Nourtani’nin duruşmasına katılım çağrısı yapıldı
15:05 Shelling around village in Dohuk
15:03 DEM Parti İmralı heyeti ile Erdoğan görüşmesi sona erdi
15:01 Barış Mitingi çağrıcılarının yargılamasına yeniden başlandı
14:43 Kürt Ulusal Kongresi haftaya gerçekleşecek
14:25 Duhok’ta bir köyün çevresi bombalandı
14:08 Hayvansever Yerdeşen'i katleden şahıs tutuklandı
13:45 İmralı Heyeti-Erdoğan görüşmesi başladı
13:32 DEM Parti ‘çağrı’ gündemli ev ziyaretleri başlatıyor
13:29 Tecavüz failine 16 yıl hapis cezası
13:26 Kayyım Akdeniz'de taşınmazların satışına başladı
13:23 İmralı Heyeti'nden görüşme öncesi açıklama: Önerilerimizi paylaşacağız
13:18 Levent Dölek’in aralarında olduğu 4 kişi hakkında tahliye kararı
12:57 Urfa 2 Nolu'da görüşe giden ailelere çıplak arama
12:38 İran'da 5 tutuklu idam edildi
12:22 Uzman çavuşun katlettiği Aydın'ın amcası konuştu: Kabul edilemez
12:09 Ankara Gar Katliamı 114’üncü ayında
12:07 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından haftanın ikinci görüşme başvurusu
12:04 Af Örgütü: Sudan'da kadın ve çocuklara tecavüz artıyor
11:49 İran’da gazeteci Vida Rabbani tahliye edildi
11:29 Colemêrg’te ahır çöktü: 25 küçükbaş hayvan öldü
10:52 Colemêrg-Wan karayolunda kaza: 8 yaralı
09:56 Anlaşma sonrası 7 bin aile Efrîn'e döndü
09:43 Koza'ya 1 ayda 2 'ÇED gerekli değil' kararı
09:39 Köyleri yakılan ve yakınlarını yitiren aileler çözüm istiyor
09:23 Üveyş Öcalan ölümünün 32'nci yılında anılacak
09:22 Sağanak ve kar geliyor
09:19 Boykottaki öğrenciler: Kayyımlara ses çıkarılsaydı İmamoğlu'nu konuşmazdık
09:09 AKPM: Öcalan'ın çağrısı olumlu, gözaltı ve tutuklamalar endişe verici
09:07 'Sürecin samimi ilerlemesi için hasta tutsaklar bırakılmalı'
09:06 Türkiye'nin adım atmadığı 'umut hakkı'na dair komiteye bildirim yapılacak
09:05 Abdullah Öcalan’ın kitabı İsveççe’ye çevrildi
09:05 Savaşta 2 çocuğunu yitiren Saadet Öklü: Adım atma sırası devlette
09:03 Saldırılar sürüyor: Hükümete sorumluluk düşüyor
09:02 Amed'den kadına şiddete tepki: Çözüm özsavunma
09:00 10 NİSAN 2025 GÜNDEMİ
08:58 Ankara'da maden ocağında göçük: 13 yaralı
07:57 Gazeteciler Soykan ve Ağırel gözaltına alındı
09/04/2025
23:55 Trump, Çin gümrük vergisini yüzde 125'e çıkardı
23:15 Ankara Emniyet Müdürlüğü hakkında suç duyurusu
23:06 Colemêrg’te şiddetli fırtına
21:56 Narin Güran dosyasının ‘canlandırma’ görüntülerine tepki
21:49 Uzman çavuşun katlettiği gencin görüntüleri ortaya çıktı
21:38 Siyasi partilerden mücadeleyi yükseltme çağrısı
21:29 Qelqeli’de bahar şenliği
20:48 Hivzullah Mutlu 31 yıl sonra tahliye edildi
20:35 Hezex’te bir çoban yaşamını yitirmiş halde bulundu
20:17 Tahliye edilen Mukadder Yıldız Okalin’den mücadele vurgusu
19:48 Tişrîn’deki direniş sürüyor
19:28 Husiler: ABD'nin Yemen'e düzenlediği saldırılarda 107 sivil öldü
19:24 Siyanürlü altın madeninin ÇED süreci durduruldu
19:20 Cenevre eylemi: Abdullah Öcalan özgürleşene kadar mücadele sürecek
19:10 KHK eyleminde öğrenciler için tahliye talebi
19:06 Çayırlı köylüsüne imza baskısı
18:37 İmralı Heyeti-Erdoğan görüşmesinin saati ve yeri netleşti
18:04 Tutuklu ve ev hapsindeki 28 kişi hakkında tahliye kararı
17:56 Mahir Polat hakkında ev hapsi kararı
17:50 Ajanlığı kabul etmeyen Shahla Pırastah sınırı dışı edilmek isteniyor
17:43 İmamoğlu'na açılan Akın Gürlek davasının duruşması Silivri'ye alındı
16:48 DEM Parti Kadın Meclisi’nden ‘Demokratik Toplum’ buluşması
16:37 Mêrdîn ve Şirnex'i toz bulutu esir aldı
16:09 Deniz Poyraz'ın annesi hastaneye kaldırıldı
15:49 Borsada kayıp 2 trilyon: DEM Parti komisyon kurulmasını istedi
15:15 Siyanürlü maden projesine tepki: Talana izin vermeyeceğiz
15:01 Çiğli Belediyesi verdiği sözü tutmadı: İşçiler yeniden eylemde
14:47 32 yıl tutsaklığın ardından tahliye edildi
14:45 Çin-ABD arasında 'vergi' savaşı
14:24 'Tutuklanan öğrencilerin talepleri bizim talebimizdir'
14:05 Mülakat Mağduru Öğretmenler nöbetlerini sonlandırdı
13:29 DEM Parti İmralı Heyeti yarın Erdoğan ile görüşecek
13:11 Ateşkese rağmen saldırılar sürüyor
12:48 Bakan Tunç: Mahir Polat’ın sonuçları ATK’ye gidecek
12:15 Berkin Elvan'ın anne ve babasına hapis cezası
11:42 Gazetecilere 'gazeteci değilsin' davası
11:27 Fırat Epözdemir hakkında 15 yıla kadar hapis istemi
10:50 Hêlîn Ümit: Sürecin siyasal ve hukuki gerekliliklerinin yerine getirilmeli
10:44 Abdullah Öcalan: Umudumu koruyorum, süreci sonuna kadar götüreceğim
09:46 Ağız içi aramayı reddeden tutsaklara görüş yasağı
09:45 Son 3 ayda en az 14 bin 478 kişi tutuklandı
09:13 Mahkeme kararına rağmen zehir saçan çöplükte önlem alınmıyor
09:05 Alıkonulan YBŞ’lilerin aileleri eylemde
09:02 Ferhat Kurtay’ın kardeşi: Üzerimize düşeni yaparsak devlet adım atmak zorunda kalır
09:00 09 NİSAN 2025 GÜNDEMİ
08:49 Meteoroloji’den 10 il için yağış uyarısı
08/04/2025
23:49 Saha araştırması: Çağrıya büyük destek, 'umut hakkı' talebi
23:17 Amed’de yangın: 5 kişi hastaneye kaldırıldı
23:11 Riha’da şüpheli kadın ölümü
22:15 Üniversite öğrencileri YÖK’e yürüdü
22:05 Beyaz Saray’dan İran’a ‘müzakere’ tehdidi
21:49 Peyas’ta 2 grup arasında silahlı kavga: 7 yaralı
21:31 Îlham Ehmed, Özerk Yönetim’in kırmızı çizgilerini açıkladı
20:44 ABD'den Çin'e yüzde 104 gümrük vergisi kararı
20:35 Binevş Altay için mevlit verildi
19:54 Kadınlardan 'Barış ve Demokratik Toplum İnşası' buluşması
19:09 İmamoğlu’nun diplomasını iptal eden komisyonu duyurdu: Siyasi talimatın kanıtı
19:02 Kadınlar Abdullah Öcalan için fidan dikti
18:07 20 soruşturmada, 819 kişi hakkında dava açıldı
17:58 30 yılın ardından tahliye edilen Avşar’a kitlesel ziyaret
17:16 DEM Parti Almanya Yeşiller Partisi’ni ağırladı
16:59 İzmir Barosu'ndan cezaevi raporu: Tutsaklar darp edildi
16:53 DEM Parti heyeti 'çağrı' gündemiyle Rusya'da
16:23 Wan kedileri yılın ilk yavrularını dünyaya getirdi
15:13 İran'daki tutsaklar: İdamlarda artış var
15:05 İHD'den cezaevlerine 'para' dilekçesi
14:31 Bakırhan: Heyetimiz hafta içerisinde Erdoğan ile görüşecek
14:22 Kayyım Mîdyad-Kerboran minibüs seferlerini iptal etti
13:40 Gazze’de ağır yaralanan gazeteci yaşamını yitirdi
13:27 Wan'da şüpheli kadın ölümü
13:08 Kadınlar Bakan’ın inkar ettiği çıplak aramayı anlattı
12:59 Mülakat mağduru öğretmenler eylemde: Mağduriyete son verin
12:50 Erdoğan'dan Özel'e 'cunta başkanı' için tazminat talebi
12:49 Hasta tutsak Akay’ın durumuna dair tıbbi çelişki Adalet Bakanlığı’na soruldu
12:42 Bakırhan: 'Umut hakkı' gündeme alınmalı
12:39 Mart ayında en az 145 iş cinayeti
12:29 Sokak hayvanlarına baktığı için tehdit edildikten sonra vurulan kişi öldü
12:22 Kapıkule Sınır Kapısı'nda 'rüşvet' operasyonu: 38 gözaltı
12:17 Peyas Belediyesi'nin 1 yılı
12:01 Gergerlioğlu: Bakan Tunç’un ‘yok’ dediği çıplak aramaya dair onlarca başvuru var
11:52 Özel'den Bahçeli'ye 'cunta' yanıtı
11:47 Mahir Polat yeniden hastaneye sevk edilecek
11:36 CHP'nin miting yapacağı ilk ilçe belli oldu
11:31 Tutuklu gençlere 'siyasi yasak' talebi
11:29 Kadına yönelik şiddet Meclis gündeminde
10:50 Avukatlar İmralı'ya gitmek için başvurdu
10:40 Tanık olduğu davada sanığı tanımadığını söyledi