Dr. Peköz: Sürecin ilerlemesi için devlet cesurca politik sorumluluk almalı

img
ANKARA - Sürece dair devletin cesurca politik sorumluluk alması gerektiğini belirten Akademisyen Mustafa Peköz, “Bu sürecin doğru ve sağlıklı yürütülebilmesi ve sonuç alınabilmesi için devletin mutlak bir şekilde inisiyatif alması ve görevden kaçmaması gerekir” dedi. 
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"yla Kürt sorununun demokratik bir zeminde ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi için 27 Şubat'ta çağrı yaptı. PKK ve devletin yükümlülüklerine işaret edilen çağrının ardından PKK yeniden yapılanma kararı alarak ateşkes ilan ettiğini duyurdu. Ancak devlet atılan adımlara karşı, henüz somutla bir yanıt vermiş değil. Sürecin ilerlemesinin karşılıklı adımlarla mümkün olabileceği toplumda yaygın bir görüş olarak yerini korurken, Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtlayan Dr. Mustafa Peköz de Abdullah Öcalan'ın çağrısı ve PKK'nin ateşkes adımından sonra önemli olanın devletin atacağı adımlar olduğunu söyledi. 
 
Son görüşmede, Abdullah Öcalan'la görüşen heyet genişletildi, heyetin genişletilmesini neye bağlıyorsunuz?
 
Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan'dan oluşan iki kişilik heyet, bir anda 7 kişiye çıkartıldı. Neden buna ihtiyaç duyulduğu hiç şüphesiz ki önemlidir. PKK'nin Kandil'deki liderlerinden arka arkaya gelen açıklamalar dikkat çekiyordu. Duran Kalkan "…hiç kimse Önder Apo'nun adına konuşamaz, onun sözcüsü olamaz. Kimse Önder Apo'yu temsil edemez…" Gerek devlet gerekse DEM Parti ve Öcalan, bu soruna bir çözüm bulmak amacıyla heyettin kapsamının genişletilmesine karar verdikleri anlaşılıyor. Heyetin bileşenleri dikkate alındığında temsiliyet sorunun çözüldüğü ve PKK'nin de bunu kabul ettiği anlaşılıyor. PKK'nin ikinci itiraz da KCK Eşbaşkanı Besê Hozat'tan geldi. "Önder Apo'nun videolu görüntüsü olmadan hiçbir açıklamayı kabul etmeyeceğiz" dedi. Çok önceden devletin Öcalan'ın videolu açıklamasına onay vermeyeceğini bizzat Adalet Bakanı tarafından açıklanmıştı. Heyetin genişlemesinin bu soruna da dolaylı bir çözüm önerisi olarak değerlendirildi, ama aynı zamanda 27 Şubat 2025 günü İmralı'da videolu çekim yapıldığı açıklandı. Video çekiminin devlet arşivine konulması bir yana Kandil'e gönderildiği de iddia edildi.
 
Heyetin bileşenleri tam olarak neyi ifade etti?
 
Bu krizin aşılma formülü heyetten bileşenlerinin temsiliyetidir. DEM Parti eşbaşkanlarının yer almış olması, Kürt toplumunun iradesini temsil etme, Ahmet Türk'ün yer alması kayyum politikalarına karşı bir meşruiyeti, Öcalan'ın iki milletvekilinin bulunması sorunun hukuki boyutunu ve adada bulunan 3 PKK'linin fiilen heyette yer almış olması da Öcalan ile onlar arasındaki görüşebilirliği bakımından bir mesaj içeriyor. Böylelikle PKK'nin özellikle temsiliyet ve videolu açıklama ile ilgili talepleri bu şekilde karşılanmış oldu diyebiliriz.
 
Öcalan'ın mesajı nasıl okunmalıdır?
 
PKK'nin kendisini tekrara dönüşen ve yenilemeyen bir harekete dönüştüğünü belirterek PKK'nin silahlı mücadeleyi bırakması ve örgütü dönüştürme önerisini sunuyor.
 
Birincisi; Öcalan PKK'nin ortaya çıkışının tarihsel politik ve toplumsal koşullarını açıklıyor ve üzerinde yükseldiği ideolojik ve politik zemini değerlendiriyor. İkincisi; PKK'nin bu düzeyde bir güç olmasının gerekçelerini sıralarken devletten bugüne kadar izlediği anti demokratik, inkarcı ve asimilasyon politikalarına vurgu yapıyor. Üçüncüsü; PKK'nin bugüne kadar gerçekleşmiş olan Kürt isyanları içerisinde en gelişmiş ve en donanımlı şiddeti esas alan bir politik hareket olduğunu söylüyor. Dördüncüsü; PKK'nin devletin tasfiye politikalarına karşı verdiği mücadelede muazzam bir güç oluşturmasına rağmen kendisine değiştirip dönüştüremediğini belirtiyor. Beşincisi; 200 yıllık kapitalist modernitenin ulus devlet modelinin esasen başarısız olduğunu, PKK'nin de buna karşı tam anlamıyla alternatif model ortaya koyamadığını dolaylı olarak belirtiyor. Altıncısı; Öcalan'ın kapitalist moderniteye karşı geliştirdiği demokratik ulus, demokratik devlet hatta federatif ve özerklik gibi modellerini yeniden ele alan ve "Demokratik Toplum" olarak tanımladığı yeni bir paradigmayı geliştirmeye başladığını yani daha genel olarak toplumun demokratikleştirilmesi modelini ön plana çıkartılması gerektiğine dair bir kısım ipuçlarından bahsedebiliriz. Yedincisi; tüm bu değerlendirmelere paralel olarak PKK'nin kendisini tekrara dönüşen ve yenilemeyen bir harekete dönüştüğünü belirterek PKK'nin silahlı mücadeleyi bırakması ve örgütü dönüştürme önerisini sunuyor.
 
PKK'nin kendini yeniden yapılanması üzerine çok sayıda yorum ve değerlendirme yapıldı. Öcalan, bununla ne demek istiyor?
 
Burada belki en çok tartışılacak nokta "PKK'nın silahlı mücadeleyi bırakıp örgütü tasfiye etmesi" talebidir. Bunun kavramsal olarak doğru okunması hiç şüphesiz ki önemlidir. Öcalan'ın hem yeğeni ve DEM Parti Urfa Milletvekili Ömer Öcalan'la yaptığı görüşmede hem de Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan'dan yaptığı 2 görüşmede de çok somut bir çerçevede sunmuştu. Kürt sorunu demokratik siyaset içerisinde çözümüne dikkat çeken Öcalan, çözüm adresi olarak da parlamentoyu göstermişti. Aynı şekilde politik ve hukuki zemin oluşturulduğunda sorunu çözümünde kudret sahibi olduğunu belirtmişti. PKK'nin silahlı mücadeleye başlamasının nedenleri ortadan kaldırıldığında sorunun temelden çözüleceğini belirtmişti. Son açıklamada esasen bu görüşünü koruduğunu ve bundan ısrar ettiğini söyleyebiliriz. PKK'nin silah bırakmasının temel koşul olarak hukuki ve politik çözümlerin gündeme gerilmesine ilişkin temel yaklaşımını koruyor. Bu bakımdan PKK'nin tasfiyesi kavramı çok yönlü analiz edilebilir. Öcalan'ın PKK'nin tasfiye edilmesi örgütsel varlığın bütünüyle sonlandırılması, örgütsüzlüğü dayattığı ve buna paralel olarak yeniden bir yapılandırmaya da karşı çıktığı düşünmüyorum. Sonuçta PKK'nin kurumsal devasa bir güç olduğu dikkate alındığında bunların rastgele tasfiye edilmesi, adeta herkes kendi başının çaresine baksın gibi kaba bir yaklaşım içermediği çok açıktır. 2002 yılında PKK feshedilerek yerine KADEK kurulmuştu. Bu nedenle Öcalan'ın PKK'nın tasfiyesini vurgularken PKK'nın binlerce kadrosunun başıboş bırakılması veya onlarca kurumsal yapısının ortadan kaldırılması anlamında kullanmadığını, PKK'nin bugüne kadar verdiği mücadelenin bir tıkanma noktasına geldiğini, artık kendisini üretemediğini, tekrara dönüştüğünü bir biçimde bürokratikleştiğini bu nedenle kendisini tasfiye ederek yeni bir yol belirlemesi gerektiğini belirtiyor. Yani bir paradigmaya uygun olarak yeniden bir yapılandırma olarak tanımlanacağı yeni bir sürecin örgütlenmesinden bahsediyor.
 
En çok tartışılan hususlardan biri de Öcalan'ın neden PKK'ye yönelik yazılı; devlete yönelik ise sözlü bir açıklama yaptığıdır. Neden böyle bir tercih yapıldı?
 
 "Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir" cümlesi açıklamanın esasını oluşturuyor.
 
Özellikle iktidar, Öcalan ve PKK ile hiçbir pazarlık yapılmadığına dair Türkiye toplumuna çok net mesajlar veriyor. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar yöneticileri "PKK'yi ya silah bırakır ve kendini tasfiye eder ya da silahları ile birlikte gömülürler" biçimindeki tehditlerle PKK ile hiçbir uzlaşmanın ve görüşmenin yapılmadığın dair toplumda önemli bir algı oluşturdukları söylenebilir. Bu nedenle devletin ya da iktidarın, Öcalan'ın hem PKK'ye yönelik yapacak açıklamaların hem de devlete vereceği mesajların aynı karede olmasını hiçbir şekilde kabul etmediği anlaşılıyor. Bu nedenle devletin sadece PKK'ye yönelik yazılı açıklama yapılması ısrarının ve talebinin sürecin tıkanmasının bir gerekçesi haline getirilmemesi için Öcalan tarafından kabul edildiği anlaşılıyor. Öcalan bu nedenle sadece PKK'ya yönelik bir yazılı açıklama yaptı. Sözlü açıklamanın tercih edilmesi birçok yönden değerlendirmek mümkün ancak ciddi bir önemi yok. Sonuçta söylemekte ısrar ettiği ve Sırrı Süreyya Önder tarafından okunan, "Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir" cümlesi açıklamanın esasını oluşturuyor. Öcalan, bu açıklamayla başta devlet olmak üzere Türkiye toplumuna açık bir mesaj veriyor: Yani PKK'nin silahlı mücadelenin bırakması ve kendisini feshedebilmesi için hukuki ve politik koşulların oluşturulması gerekir. Devlet bu konuda somut adımlar atmazsa PKK'nin silahları bırakması ve kendisini feshetmesi son derece zor görünüyor. Öcalan'ın kendi örgütlerine yaptığı çağrının hayat bulabilmesi için devletin yerine getirmesi gereken önemli sorunlardan bahsediyor. Bunun başka bir anlamı: PKK'ye yönelik yaptığı çağrı açıkça şartta bağlanmış durumda. Ayrıca Öcalan'ın sadece PKK'ye yönelik yapacağı ve içinde silahların bırakılması ve örgütün kendine tasfiye etmesi biçimindeki bir değerlendirmenin ciddi yanlış pozisyonlar doğuracağının farkında olduğu için devlete yönelik açıklamayı da sözlü olarak heyete iletmeyi tercih etti. Böylelikle devletin istemine bağlı olarak PKK'ya yönelik yazılı açıklama, ama aynı şekilde devlete yönelik de sözü bir açıklama yaparak hem bir dengeye oluşturdu hem de yazılı açıklamanın ön koşulunun sözlü açıklamaya bağlı olduğunu teyit etmiş oldu.
 
Öcalan'ın PKK'nin silahlı mücadeleyi bırakması için kongreyi toplama talebini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
PKK liderlerinden Murat Karayılan'ın "Silahlı mücadele kararının durdurulması veya bırakılması için kongreyi toplamanın bir zorunluluk olduğunu" belirtmişti. Karayılan bunu belirtirken "Ne Öcalan'ın ne de Kandil'deki PKK yöneticilerinin tek başına böyle bir karar almayacağını ve dayatamayacakları" mesajını verdi. Öcalan bu mesajı doğru okuyarak PKK'nın silah bırakma ve kendine feshetme kararı için kongre toplaması talebini önerdi. Öcalan böylelikle iktidara yakın olan medyadan "Bu örgütü ben kurdum. Ben tasfiye ederim" biçimde bir açıklama yapacağı iddiasının gerçekçi olmadığı görüldü. Ya da PKK'nin Kandil'deki yöneticilerinin bir araya gelerek PKK'yi tasfiye etmesi ve silahlı mücadeleyi bırakma biçiminde bir karar alınması talebinde de bulunmadı. Öcalan, hem iki yöntemin de anti-demokratik olduğunu biliyor hem de PKK'nin dağılmasına yol açacağını farkındadır. Bu nedenle PKK'nin bütün kurumlarıyla ve kadrolarıyla bu sorunu tartışarak karara bağlanması irade birliğinin oluşması bakımından önem arz ediyor. Öcalan'ın kongreyi apar topar toplamanın mümkün olmadığını ve bunun için en az 4-5 aylık makul bir süreye ihtiyaç olduğunu biliyor. Ayrıca PKK'nin kongreyi bugünkü çatışmalı ortamda toplamasının son derece zor olması nedeniyle Öcalan'ın devletten operasyonları durdurma talebi gündeme gelirse şaşırmamamız lazım.
 
PKK'nin Öcalan'ın kararının arkasında olduklarını ve karara bağlı kalacaklarını açıklaması nasıl bir etki yarattı?
 
PKK'nin güçlü bir iradeyle Öcalan'ın çağrısına olumlu cevap vermesi, devletin beklediği Kürtlerin kendi iç krizi gerçekleşmedi hem de uluslararası alanda oldukça olumlu karşılandı. 
 
PKK yönetiminin zaman kaybetmeden Öcalan'ın çağrısına olumlu cevap vermesi ve tek taraflı ateşkes kararı almış olması kuşkusuz oldukça olumlu bir etki yarattı. Genel beklenti Kandil'in özellikle PKK'nin tasfiyesine karşı çıkacakları ve böylelikle Öcalan'ın çağrısına olumsuz cevap vererek özellikle PKK içerisinde yeni bir krizin ortaya çıkmasını bekleyenler az değildi. PKK'nin parçalanması Kürtler için olumsuz bir süreç olacaktı. Ayrıca PKK'ye yönelik çok daha kapsamlı saldırıların yeni bir gerekçesi oluşturulacaktı. Öcalan'ın "Kürt sorunu politik ve hukuki koşullar oluşturulursa çözüme kudretine sahibim" biçimindeki açıklamasını boşa çıkarması beklendi. Ancak PKK'nin güçlü bir iradeyle Öcalan'ın çağrısına olumlu cevap vermesi, devletin beklediği Kürtlerin kendi iç krizi gerçekleşmedi hem de uluslararası alanda oldukça olumlu karşılandı. 
 
Bölgedeki devlet dışı silahlı aktörlerin tasfiye edilmesi veya resmi güvenlik kurumlarına entegre edilmesi süreci de uzun zamandır var. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın buna karşı müdahalede bulunduğu yönünde yorumlar da var. Küresel güçlerin devlet dışı örgütlerin tasfiyesi etme planı, Öcalan'ın kararını etkilemiş midir?
 
Öcalan tecrit koşullarına rağmen bölgesel gelişmeleri çok iyi okuduğu görülüyor. Sadece okumak değil, ama aynı zamanda yeni hamleler yapıyor. PKK'nin silah bırakması talebini gündeme getirmesi de yeni Ortadoğu sürecindeki gelişmelerle doğrudan ilişkilidir. Kasım Süleymani'nin öldürülmesi ile başlayan ve esasen Hamas'ın 6-7 Ekim 2023'te İsrail'e yönelik başlattığı saldırı ile gelişen yeni sürecin kodlarından bir tanesinin bölgede devlet dışı, ancak bulundukları bölgelerde ciddi politik ve askeri etkileri olan örgütlerin tasfiyesine yönelik başlayan süreçtir. Bugün gelen aşamada Hamas, İslami Cihad Örgütü ve Hizbullah'ın askeri olarak fiilen tahsil edilmiş olmaları, politik etki alanlarının önem ölçüde sınırlandırılması bu sürecin önemli bir halkasını oluşturuyor. Esad rejiminin yerine radikal İslamcı bir örgüt olarak bilinen HTŞ'nin Şam'da konumlandırılarak esasen bütünlüklü olarak kontrol altına alma stratejisi de uygulanmaya konuldu. Aynı şekilde doğrudan İran tarafından kurulan Haşdi Şabi'nin Irak Genelkurmay Başkanlığına bağlanması ve yine İran'ın yönlendirmesiyle kurulan Irak Hizbullah'ın da Irak ordusuna dahil edilmesi için yapılan görüşmeler, bölgedeki devlet dışı örgütlerin kontrol altına alınmasına yönelik planlamanın önemli bir parçasıdır.
 
PKK için böyle bir sürecin başlaması mı söz konusu?
 
Hiç şüphesiz ki PKK ile söz konusu örgütler arasında çok önemli farklar bulunmaktadır. PKK bir gerilla hareketidir. Hamas ve Hizbullah gibi şehirlerde fiilen düzenli ordu birlikleri bulunmamaktadır. Aynı şekilde KCK sistemi, İran, Irak, Suriye ve Türkiye'de önemli bir güçtür. Yani bölgesel bir güç haline gelmiş bir yapı söz konusudur. Bütün bu faktörlere rağmen küresel güçlerinin Ortadoğu'yu yeniden dizayn ederken devlet dışı örgütlerin tasfiyesini sağlamada önemli bir rol oynadıkları ve oynayacakları görülüyor. Bu durum özellikle Kandil'de merkezileşmiş PKK için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Öcalan'ın PKK'nin silahlı mücadeleyi bırakması talebini çok açık bir şekilde dillendirmesinin nedenlerden bir tanesinin de bu olduğu söylenebilir. Yani PKK'nin yönetici kadrolarının adeta korunması olarak tanımlanabilir.
 
Öcalan'ın açıklamasının muhatabı sadece PKK midir?
 
Yapılan açıklamaya dikkat edildiğinde silahlı mücadelenin bırakılması ve örgütün feshedilmesi talebi sadece PKK'ye yönelik olduğu çok net bir şekilde ifade edilmiş. Yani muhatap doğrudan Türkiye ile çatışma halinde olan PKK'dir. Özellikle kamuoyunu çok ciddi bir şekilde meşgul eden PYD'nin ve Demokratik Suriye Güçlerinin tasfiyesine yönelik hiçbir yorum ve değerlendirme söz konusu değildir. Bu nedenle Kuzeydoğu Suriye'deki mevcut durumun korunması Öcalan için de son derece önemlidir. Öcalan, Ortadoğu'daki politik gelişmeleri çok iyi okuduğu ve analiz ettiği, ortaya çıkan politik durumun ne gibi siyasal sonuçlar doğuracağını biliyor ve farkındadır. Bu nedenle Suriye'de ortaya çıkan politik pozisyonun korunmasının önemli nedenlerden bir tanesinin Türkiye'nin ileri sürdüğü PKK gerekçesinin ortadan kaldırılması gerektiğini görüyor. PKK'nın Türkiye'ye karşı silahlı mücadeleyi bıraktığını açıklamasıyla Türkiye'nin Kuzeydoğu Suriye'de bir tehditten bahsetmesinin nesnel koşullarının ortadan kalkacağını ve böyle bir iddia ile uluslararası kamuoyunu meşgul edemeyeceğini düşünüyor. Öcalan PKK'ya yönelik yaptığı çağrıların arka plan nedenlerinden bir tanesinin Kuzeydoğu Suriye'deki Özerk yapının korunması ve geliştirilmesi olduğunu söylemek yanlış olmaz.
 
İktidarı temsil edenlerin Abdullah Öcalan'ın çağrısının Kuzey Doğu Suriye'yi de kapsadığı iddialarını nasıl değerlendirmek gerekir?
 
 2015 sürecinin başarısız olmasının çok önemli nedenlerinden birinin de Kuzeydoğu Suriye'deki askeri gücün varlığı konusuydu. Öcalan ile devlet arasındaki bu uzlaşmaz çelişki devam ediyor.
 
Ankara'nın dayandığı tezin temel argümanı "PYD eşittir PKK" olasıdır. Ancak gerçek durumun bu olmadığı biliniyor. PKK, Türkiye'de mücadele eden bir örgüt. PYD ise Suriye'de mücadele eden ve 10 yılı aşkındır Kuzeydoğu Suriye'de özerk statülü bir bölgeyi yönetiyor. Kurumsallaşmış bir yapısı var. Farklı ülkelerde, farklı politik koşullar içerisinde bulunmaktadırlar. Eğer PKK eşittir PYD olsaydı; birincisi PYD diye bir örgüte gerek kalmazdı. İkincisi PKK sadece Türkiye'ye karşı ateşkes ilan etmezdi, aynı zamanda Şam'ın askeri güçlerine karşı da ateşkes ilan ederdi. Ya da PKK, Şam'daki yeni İslamcı yönetimine karşı ateşkes ilan etse, pratikte nasıl bir etkisi olacak? Olmayacak. Çünkü başka bir ülkenin askeri ve politik güçleriyle hiç bir ilişkileri ve bağı bulunmamaktadır. 2015'de Dolmabahçe sürecinin başarısızlığının arka planında en önemli sorun, Rojava idi Sayın cumhurbaşkanı Rojava'da askeri kurumsallaşmaya tamamen karşı olduğunu ve bunun devletin kırmızıçizgisi olduğunu belirtmiş. Aynı şekilde Öcalan da Rojava'nın kırmızıçizgisi olduğunu açıklamıştı. 2015 sürecinin başarısız olmasının çok önemli nedenlerinden birinin de Kuzeydoğu Suriye'deki askeri gücün varlığı konusuydu. Öcalan ile devlet arasındaki bu uzlaşmaz çelişki devam ediyor.
 
Kuzey Doğu Suriye'de silah bırakılması meselesi yeniden gündeme gelebilir mi?
 
Suriye ayrı bir ülke ve orada 12 yıldır özerk statüsü olan bir bölge var. PKK'yi ilgilendiren bir durum yok. PKK eşittir PYD teziyle böyle bir açıklama yapılmaz. Ayrıca bölgede küresel güçler var. Suriye'deki denklem Ankara'nın, Kandil'in ve İmralı'nın dışında çok belirleyici olan faktörler var. HTŞ ile SDG ya da Kobanê ile Colanî arasında yapılan görüşmelerde esas sorunlara ilişkin prensip anlaşmasına varıldığı belirtilmektedir. Bu nedenle silahların bırakılması çağrısı doğrudan Kandil'i bağlamaktadır, PYD'yi değil.
 
Öcalan'ın çağrısından sonra Bahçeli olumlu mesajlar verdi. Ancak yaptığı yeni açıklamalarla tavrını değiştirmeye başladığı görülüyor. Bahçeli tutum mu değiştiriyor?
 
Kürt sorunun çözümüne ilişkin devlet içerisinde iktidarda iki eğilimin olduğu sıklıkla belirtiliyor. Bahçeli'nin devletin stratejik çıkarlarını ön plana çıkarttığı, Cumhurbaşkanı'nın ise tersine iktidarı sürdürebilmenin bir aracı haline getirdiği belirtiliyor. Dışarıda gözlemlendiğinde devlet içinde süreç bütünüyle Bahçeli'nin sırtına yüklenmiş durumda. Cumhurbaşkanı sanki erki yöneten değil de dışarıdan dolaylı destek veren bir konumda duruyor. Bu da kamuoyunda süreç başarısız olursa Bahçeli sorumlu tutulacaktır. Bahçeli ciddi bir rahatsızlığı olmasına rağmen 27 Şubat 2025'te heyet, Öcalan'ın yazılı ve sözlü mesajını okuduktan sonra hem heyete, hem Öcalan'a hem de Kandil'e teşekkür etti. İktidar ise tersine olumsuz açıklamalar yaptı ve bunlar halen devam ediyor. Doğal olarak, devlet içerisinde iki farklı eğilimin çatıştığı sorusu akla geliyor. Kimin etkili olacağı, sürecin gelişme eğilimi bize bir fikir verir.
 
Sürecin başarısız olma durumu var mı?
 
Süreç için daha ilk adım Öcalan tarafından atıldı ve PKK hem onayladı hem de ateşkes kararıyla ilk adım atmaya başladı. Önemli olan bundan sonra özellikle devletin atacağı adımlardır. Örneğin PKK'nin kongre toplayabilmesi için 3-4 aylık bir süreye gerekli olduğu belirtiliyor. Devlet'in bu süreçte resmi düzeyde olmasa da fiili bir ateşkes yapabilir mi? Kongreye yüzlerce insan katılacağına göre bunun güvenliği sağlanacak mı veya güvenlik garantisi nasıl alınacak? Öncelikli olarak bunun gibi teknik sorunların aşılması nasıl sağlanacak. İkinci husus, Öcalan'ın devlete yönelik belirttiği "Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir" konusunda somut adımlar atılacak mı? Devleti iyi niyet belirtisi olarak ne gibi somut adımlar atacak. Demokratikleşme için anayasal ve hukuki düzenlemeleri hangi boyutta yerine getirecek? Hiç bir adım atmadan sürekli Kürt tarafından beklenilmesi sürecin tıkanmasına yola açacağını tahmin etmek zor değil. Üçüncüsü; iktidar kanadının bu sürecin sağlıklı yürüyebilmesi için ciddiye alınabilir adım atmak yerine sürekli itirazlar yaparak bir biçimiyle süreci sabote ettiği söylenebilir. Örneğin SDG'nin de silah bırakması gerektiği biçimindeki dayatma, tıkanmanın belki de en önemli nedenlerden biri olacaktır. Bahçeli'nin de uzun bir sessizlikten sonra bu sorunu gündeme getirmesi, devlet tarafının ciddi bir kararlılık göstermediğine dair şüphe ve kaygılar oluşmaya başladı.
 
PKK'nin silahlı mücadeleyi bırakması sonrasında uluslararası ve bölgesel alanda getirisi götürüsü ne olur?
 
Önümüzdeki süreçte çok daha somut olarak göreceğiz. Uluslararası ve bölgesel bir sorun haline gelen Kürt sorunun çözümü, çok daha fazla tartışılacak ve bu nedenle de çözüm çok daha fazla uluslararasılaşacaktır.
 
PKK'nin örgütsel tasfiyesinin önüne geçilmesi ve yeni bir formatla varlığını devam ettirmesi silahlı mücadeleyi bıraktığını açıklaması uluslararası ilişkilerde önemli bir etki yarattı. Öcalan'ın PKK'nın silahlı mücadeleyi bırakması talebenin uluslararası ilişkilerde ciddi bir yansıma yarattığı daha ilk günde görülmeye başlandı. ABD, Çin, Almanya, Fransa, İngiltere, AB hatta Suudi Arabistan ve İran, bu süreci desteklediklerini açıkladılar. PKK, kongre toplayarak özellikle Türkiye'ye karşı silahlı mücadeleyi bıraktığını açıklamasının uluslararası yansıması: PKK'nin terör listesinden çıkartılması ve politik ilişki kurulabilecek bir örgüt olarak görülmeye başlanmasına nesnel zemin hazırlamaya başladı. PKK'nin silahlı mücadeleyi bırakmasına karşılık uluslararası alanda Kürtlerin politik ve toplumsal taleplerini karşılanması yönündeki talepler artacak ve Türkiye üzerinde politik baskılar hissedilmeye başlanacaktır. Örneğin ABD Dışişleri Bakanlığınca yapılan açıklamada, "PKK'nin silah bırakması, NATO'lu dostlarımızın Kuzeydoğu Suriye'deki kaygılarını bir nebze hafifletmiştir." denildi. Bu değerlendirme esasen Ankara'nın PKK'nin Kuzeydoğu Suriye üzerinden saldırıların olduğu tezinin veya iddiasının artık geçerli olmayacağı anlamına geliyor. Öcalan, PKK'nin silahı mücadeleyi bırakıp başka bir formatta politik alanda kendisine yeni alan açmasının esasen Türkiye üzerinde uluslararası baskının çok daha fazla artacağı anlamına geliyor. Bunu önümüzdeki süreçte çok daha somut olarak göreceğiz. Uluslararası ve bölgesel bir sorun haline gelen Kürt sorunun çözümü, çok daha fazla tartışılacak ve bu nedenle de çözüm çok daha fazla uluslararasılaşacaktır.
 
Devlet sorumluluklarını yerine getirmesi için neler yapmalıdır?
 
Devlet, cesurca politik bir sorumluluk almalıdır. Öcalan'ın yaptığı açıklama tek başına yeterli değildir. Bu sürecin doğru ve sağlıklı yürütülebilmesi ve sonuç alınabilmesi için devletin mutlak bir şekilde inisiyatif alması ve görevden kaçmaması gerekir. Devletin "Bu durum bizi ilgilendirmez. Öcalan'la PKK arasında bir meseledir" deme şansı yoktur. Birincisi; PKK'nin bu süreci sağlıklı yürütebilmesi için nesnel bir zeminin hazırlanması gerekir. Örneğin kongresini toplayabilmesi için özellikle Irak Kürdistan Bölge Yönetimi sınırları içerisindeki operasyonların durdurulması önemlidir. Devletin böyle bir karar alması bir geri adım değil, sorunun çözümüne yönelik bir ileri adım olarak tanımlamak gerekir. İkincisi, Devletin Öcalan'a aktif destek vermesi ve elini güçlendirmesi gerekir. Yani Öcalan bu açıklamayı yaptı diye mesele hiçbir şekilde çözülmüyor, çözülmez de. Devletin veya iktidarın güven verici bazı adımları atması gerekir. İyi niyet belirtisi olarak uzun süredir cezaevinde olan tutsakların serbest bırakılması, Kobanê davasının olumlu sonuçlandırılması, Türkiye'nin demokratikleşmesine yönelik anayasal değişiklikler konusunda bir niyet beyanının yayınlanması son derece önemlidir. Yani Öcalan'ın yaptığı çağrının tek başına bir karşılığı olmayacağı, Kürt sorunu çözümüne ilişkin devletin daha kararlı bir adım atması gerektiği açıktır. Böyle bir adım devletin zayıflığı değil, tersine daha güçlü olduğunu ortaya koyar. Ortadoğu'daki gelişmeler devlet tarafından doğru okunmaz ve Kürt sorunu kendi içinde çözme konusunda bir adım atmazsa, Öcalan'ın veya PKK'nin yaptığı ve yapacağı açıklamaların da tek başına etkili olmayacağının görülmesi gerekir. Devletin bölgede bütün Kürt güçleriyle kuracağı politik ilişki, Ankara'nın bölgesel gücünü arttıracağını söyleyebiliriz. Yani devlet sorunu çözümünde kararlı ve somut adımlar atmazsa Öcalan'ın yapacağı açıklama tek başına bir sonuç vermez, bunun net olarak görülmesi gerekir.
 
PKK'nin bölgesel denklem içerisinde oynadığı rol sadece Ankara'yı ilgilendirmiyor başta Tarhan ve Tel Aviv gibi başkentleri de doğrudan ilgilendiriyor. Bu nedenle devlet doğrudan Kandil ile iletişime geçerek soruların çözümünde kendi bakış açısını önerilerini ve görüşlerini oraya sunmalıdır. Devletin bu yönde atacağı adım, Ankara'nın bölgede politik inisiyatif ve gücünü arttırır, tersine dar düşünürse Öcalan'ın çağrısı ile yetinirse, "PKK'yı tasfiye ederim ve bunu iç politikada kullanırım" diye soruna yaklaşırsa ciddi bir fırsatı kaçırır ve kaybeder. Devlet cesur ve kararlı davranmalı, anlık çıkarlarla hareket etmemeli ve çözüm için Kandil ile doğrudan iletişime geçmelidir. Devlet Öcalan'ın elini güçlendirmelidir.
 
MA / Selman Güzelyüz

Diğer başlıklar

04/10/2025
11:24 DFG: Nagihan’ı katledenler açığa çıkarılsın
11:10 Jineolojî Dergisi Nagihan Akarsel’i andı: Hayallerin, milyonlarca kadının omuzlarında
10:22 Pexşan Ezîzî’den ABD’ye yanıt: Katliamları körüklemeyi bırakmalı
09:37 Abdullah Öcalan: Demokratik müzakere siyasi ve toplumsal tüm ilişkilere hakim kılınmalı
09:15 'Kürtler size baş eğmez' demişti: Baş eğmedi, Ankara'ya yürüyor
09:09 ‘Manevi ailesi’ Nagihan Akarsel’i anlattı: Doğaya ve kadına adanmış bir hayat
09:07 Kuraklık tütünde de verimi düşürdü
09:07 39 kişinin ölümünden sorumlu müteahhit Zilan’da doğa talanına başladı
09:06 Doğu Karadeniz maden sahası ilan edildi
09:05 Tutsakları hücrede tutup dedektörle arıyorlar
09:04 2 kez kalp krizi geçiren tutsak Çam'ın hastalıklarına yenileri eklendi
09:03 Özel okullarda öğretmenlere kıdem ve ihbar tazminatı oyunu
09:02 Üniversite öğrencileri okurken çalışmak zorunda
09:01 ‘Hiç yaşlanmayacağım’ dedi: Kadınların mücadelesinde yaşıyor
09:01 Öcalan 26 yıldır işkence ötesi koşullarda tutuluyor
09:00 04 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:57 Hamas’tan ‘Gazze planı’ açıklaması
03/10/2025
23:08 Hamas, tüm esirleri serbest bırakmaya hazır olduğunu açıkladı
22:10 Eğitim Sen'den 5 Ekim kutlaması
22:05 Abdullah Öcalan: Meclis Komisyonu gelirse, demokratik müzakere süreci başlatacağım
21:31 Narin Güran davasında 12 sanık ve 3 çocuğa verilen hüküm bozuldu
21:21 Ankara'da arıza nedeniyle su kesintisi
21:10 Cizîr'de bir gencin intihar etiği iddia edildi
21:06 Şirnex'te Hacı Lokman Birlik anması
20:59 İsrail'in saldırıları protesto edildi
20:40 Peyas'ta kadın festivali başladı
19:45 Binlerce kişi kadınları karşıladı: Zaman özgürlük zamanıdır
18:27 Trump'tan Hamas'a: 6 Ekim'e kadar süren var
18:23 Erdoğan, Trump ile görüştü
17:59 Barış Bor’un taziyesine kitlesel ziyaret
17:49 Gazze’de açlıktan yaşamını yitirenlerin sayısı 457’ye yükseldi
17:46 İstanbul'da 3 adliyenin başsavcısı değişti
17:43 'Fens tellerine zarar verme davasında' ceza istemi
17:41 Özgürlük yürüyüşçüleri yarın Adana'da olacak
17:25 Wan’da işçiler belediyeye yürüdü: Kayyım gidecek, işçiler kazanacak
17:24 ÇHD'den Yılmaz'a görüşme yasağı koyan savcı hakkında HSK'ye başvuru
17:09 'Barış istiyoruz çünkü' kampanyası İskenderun'da da başlatıldı
17:05 Kadınlar Fırat'ın batısına geçti: Barış güneşin özgürlüğü ile gelir
17:00 Dêrsim'de maden arama itirazına bilirkişi görevlendirmesi
16:54 Vartinîs Katliamı'nda katledilenler anıldı
16:51 'Sayın Öcalan özgür olmadan kimse özgür olamaz'
16:26 İlham Ehmed’den yürüyüşe mesaj: Her adımınızda yanınızda yürüyoruz
16:15 Êlih’te ‘Demokratik Toplum ve Özgürlük’ mitingi düzenlenecek
16:08 DEM Parti heyeti İmralı’dan döndü
15:55 Tuncer Bakırhan: AİHM kararları bağlayıcıdır
Tülay Hatimoğulları: Siyasi tutsaklar serbest bırakılmalıdır
14:32 CHP kongre davasında reddi hakim talebine ret
14:14 Konya'da Kürtçe ders kayıtları başladı
14:02 Pelda Elçi ve çocuklarının durumu İnsan Hakları Komisyonu'na taşındı
13:08 DEM Parti: AİHM kararları gereği Kobanê davası tutsakları tahliye edilmeli
12:56 İzmir'de yağış sokakları göle çevirdi
11:49 Özgürlük yürüyüşçüleri: Bu süreci kadınlar tamamlayacak
11:23 Basının Eylül'ü: Gözaltı, tutuklama, soruşturma, dava, erişim engelleri
11:08 Kadınlar Amara'da: Tarihi yürüyüşümüz sonuç alacak
10:57 TÜİK: Eylül enflasyonu aylık yüzde 3.23
ENAG: Eylül enflasyonu aylık yüzde 3.79
10:27 DEM Parti heyeti İmralı’ya doğru yola çıktı
09:44 Kadriye Doğan: ‘Umut hakkı' barış için sağlanmalı
09:19 Antropolog Sibel Özbudun: Türkiye halen meseleyi bir ‘terör’ sorunu olarak görüyor
09:17 Hamit Ekinci: Öcalan'ın çağrısı, küresel sürecin Kürt tarafınca doğru okunduğunu gösteriyor
09:14 Eşi ve iki yakını öldürülen Neriman Özcan: Planlı bir infazdı
09:13 Barış Anneleri: Barışın koşulu Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüdür
09:12 Wan sokakları: Komisyon Öcalan'ı dinlemeli, burada barış Rojava'da savaş olmaz
09:12 Agirî’de şeker pancarı hasadı: Bir kilosu bir bardak çay etmiyor
09:11 Enternasyonal dayanışma: Nagihan Akarsel’in makaleleri farklı dillere çevrildi
09:10 Tek kişilik hücrede demokratik çözüm çabaları
09:00 03 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:54 Ayşe Barım için itiraz üzerine yeniden tutuklama kararı verildi
02/10/2025
23:45 Nijerya’da ‘Lassa ateşi’ salgınından 166 kişi hayatını kaybetti
23:08 İdlib'in kuzeyinde araç hedef alındı: 1 ölü
23:02 Êzidî kadınlardan Öcalan'ın mesajına yanıt: Mücadelemiz daha da güçlendi
22:53 Çandar: QSD'ye 'terör' diyen sürece karşı provokasyoncudur
22:26 DEM Parti'li Bozan: Anadilde eğitim için adımalar atılmalı
21:50 Suzan Elik için hastane önünde açıklama
21:41 Yürüyüşçüler kadınlarla atölyelerde bir araya geldi
21:38 Amedspor olağanüstü kongreye gidiyor
21:20 Özgürlük yürüyüşçüleri şölenle karşılanacak
20:22 İsrail'in protesto edildiği eyleme polis saldırdı
20:00 İzmir’den seslendiler: Filistin halkı yalnız değildir
19:27 Küresel Sumud Filosu Türkiye Delegasyonu: İsrail 48 yurttaşı alıkoydu
19:23 223 işçinin direnişi sürüyor: Hakkımızı istiyoruz
19:15 'Kürtçe'ye yönelik ayrımcı politiakalar derhal sonlandırılmalı'
19:02 Kezban Konukçu: Milyonerlerin sayısı artarken yoksulluk da artıyor
18:29 HDP binasına saldırdan kişi cezaevine girmeyecek
17:49 Çandar: Trump çok kazançlı çıktı Türkiye’nin ise ne aldığı belli değil
17:42 İran’da Beluc kadın kardeşi yerine gözaltına alındı
17:28 Hatimoğulları ve Bakırhan Alevi kurum temsilcileriyle bir araya geldi
17:23 ÖHD’den komisyon’a genişletilmiş rapor: Umut hakkı güvence altına alınmalı
17:15 Prof. Dr. Erdem: Ademi Merkeziyetçilik anayasal bir ilke olmalı
16:59 Kadınlardan ‘Öcalan’a özgürlük’ yürüyüşü
16:52 Musa Anter İzmir'de anıldı
16:28 Narin Güran davasında 3 tahliye
15:14 Marmara Denizi’nde deprem
15:12 Komisyonda konuşan ÖHD Eş Genel Başkanları: ‘Umut hakkı' demokratikleşme için önemlidir
15:00 Gazeteci ve siyasetçilerin adli kontrolleri kaldırıldı
14:57 ‘Sanal devriye’ ile kapatma kararına itiraz reddedildi
14:48 Kadın yürüyüşçüler Xelfetî'de: Önderliğimizin özgürlüğü kırmızıçizgimizdir
14:01 İstanbul Barosu’ndan Adalet Nöbeti
13:39 Amed’de şüpheli kadın ölümü
13:35 Hukukçu Gülseren: Mevzuat düzenlemeleri gündeme alınmalı
13:23 Gundikê Melê'de 300 yıldır kurulan sofra: Tamtamûk
13:11 İHD: ESP’lilere dönük işkence iddiaları soruşturulmalı
12:40 İsrail'in 'Sumud Filosu'na müdahalesine soruşturma
12:39 Kadınlar ‘Özgürlük Yolu'nda yürüdü
12:32 Geçiş Hükümeti, Tişrîn Barajı çevresini bombalıyor
11:48 Foza Yûsif'tan kadın yürüyüşüne mesaj: Rebêr Apo'nun özgürlüğünün zamanı
11:37 'Tavsiyeleri en kısa sürede Meclis Kurulu'na iletmeyi umuyoruz'
11:32 Xarpêt'te gazeteciye saldırı
11:31 Yürüyüşçülerden mezarlık ziyareti: Minnettarız
10:46 Gazeteci Murat Verim tahliye oldu
10:28 ‘Barışın inşası Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünden geçiyor’
09:46 Tekli hücrede ölüme takipsizlik
09:38 Fransız tarihçi Ducange: Kürtlerin varoluş mücadelesi göz ardı ediliyor
09:24 46 yıl ‘kimliksiz’ yaşayan yurttaş sınır dışı edilecek
09:23 Mûş Barosu Başkanı: Vartinis katliamı davasında beklentimiz onarıcı adalet
09:22 KCDK-E Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt: Hedefimiz Önder Apo'nun özgürlüğü
09:08 Arap Sebxa aşireti lideri El Sûhan: Öcalan'ın mesajı QSD'ye desteğimizi pekiştirdi
09:07 Çorum’dan getirildiği Wan’da aynı anda 6 görev ‘yürütüyor’
09:06 Kuraklık Arçak ve Sıxke göllerini de vurdu
09:04 Tüm ayrıntılarıyla uluslararası komplo süreci
09:03 Serhat'ta 'Barış istiyorum çünkü' kampanyasına ilgi yoğun
09:02 ÖHD'li Altuntaş: Komitenin kararı hukuku keyfi kullanmak isteyenlere güç veriyor
09:01 Dokunduğu her hayatta iz bıraktı: MİT ajanları Nagihan’ı hedef aldı
09:00 02 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:38 İsrail’den Sumud Filosu’na saldırı: 200’ü aşkın gözaltı
01/10/2025
23:59 Hacı Lokman Birlik paylaşımına ceza
23:40 DEM Parti: Sumud Filosu'nun yanındayız
23:32 İsrail, Sumud Filosu'na saldırdı: Gözaltılar var
23:12 Yazar Rizgar Turhan 30 yıldan sonra tahliye edildi
21:57 Meclis açılışı resepsiyonu sona erdi
21:53 Tunç'tan 'Öcalan ile görüşme' açıklaması
21:14 İktidara çağrı: Sumud Filosu’nun güvenliğini sağlayın
20:26 MHP'li Feti Yıldız'dan Demirtaş sorusuna yanıt
20:24 ‘Şiddete uğrayan kadınların şikayeti işleme konulmuyor’
19:49 30 yıldan sonra tahliye edildi: Öcalan özgür olmadan kimse özgür olamaz
19:45 Şam’a bağlı güçlerden Tişrîn Barajı’nı saldırı
19:43 Meclis açılışına özel düzenlenen resepsiyon başladı
19:39 Cenevre’de ki eylem 245’inci haftasında
19:36 Umut Yürüyüşçüleri Curnê Reş'te: Komisyon cesur adımlar atmalı
19:32 223 işçi: Kayyıma hakkımız haram olsun
19:09 KHK eylemi 340’ıncı haftasında
19:03 Amedspor’a Kürtçe reklam nedeniyle verilen cezaya tepki
18:44 Yürüyüşçüleri karşılama çağrısı
18:27 Amedspor, Mehmet Altıparmak’la yollarını ayırdı
18:25 Wan'da öğrenci servisi ile TIR çarpıştı
18:10 TEV Çand üyeleri AK önünde: Abdullah Öcalan’a ‘umut hakkı’ tanınsın
17:59 Cûdî’deki yangın söndürüldü
17:57 İsmail Beşikçi normal servise alındı
17:23 Pervin Buldan: İmralı görüşmesi en kısa sürede olacak
17:04 AKP'den DEM Parti'ye nezaket ziyareti
16:37 DEM Parti, MHP, Erdoğan ve Kurtulmuş görüşmesi sona erdi
16:34 Erdoğan'dan Tülay Hatimoğulları'na 'el sıkma' özrü