RIHA - Partisinin Riha Kongresi’nde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, barışın toplumsallaşması için iktidarın bugüne kadar somut bir adım atmamasını eleştirerek, “Lafla peynir gemisi yürümez. Zaman icraat zamanıdır” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Riha İl Örgütü, 1'inci Olağanüstü Kongresi'ni merkez Haliliye ilçesinde bulunan bir salonda gerçekleştirdi. Kongreye, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan, DEM Parti Riha milletvekilleri Ömer Öcalan, Ferit Şenyaşar, Mithat Sancar, Dilan Kunt Ayan, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, belediye eşbaşkanları, Riha Emek ve Demokrasi Platformu birleşenleri ve çok sayıda kişi katıldı.
Kongrenin yapıldığı salona, Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” sırasında çekilen fotoğrafın yanı sıra yaşamını yitiren PKK'nin öncü kadrolarından Rıza Altun ve Ali Haydar Kaytan'ın, DEM Parti İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder'in fotoğrafı ile "Barış güneş ile doğuyor", "Annelere verilecek en güzel hediye barıştır", "Sosyalist yaşamda ısrar ediyoruz" ve "Onurlu bir barışa giden çözüm yolunda teorik ve pratik gücü selamlıyoruz" pankartları asıldı. Saygı duruşuyla başlayan kongrede, gençler hep bir ağızdan Çarxa Şoreşê Marşı’nı okudu.
‘HERKESİN GÖZÜ, KULAĞI ÖCALAN’DA’
Mevcut İl Eşbaşkanları Sema Aişeoğlu ve Bekir Karakeçili, ilk olarak kongreye katılanları selamlayarak, teşekkürlerini iletti. Ardından konuşan DEM Parti Riha Milletvekili Ömer Öcalan, Kürtlerin önünde uzun bir yol olduğunu belirterek, "Barış yolu önümüzde duruyor. Herkes bunu yakından takip ediyor. Herkesin gözü, kulağı Önder Öcalan'da. Halk Önder Öcalan'ın çağrısına kulak veriyor. Önder Öcalan'ın bazı önerileri var. Urfa için de önerileri var. Önder Öcalan'ın bizden beklentisi demokratik siyaseti büyütmektir. Bunun öncülüğünü Urfa yapabilir. Buna öncülük edebiliriz. Yüreği yananlar barışın önemini bilir. Hep birlikte çalışacağız" dedi.
‘URFA’NIN ROLÜ BÜYÜK’
Kongrede konuşan DEM Parti Milletvekilli Mithat Sancar, yeni sürecin önemine vurgu yaparak, şunları belirtti: "Bunun em önemli hamlesi 27 Şubat'ta Sayın Öcalan tarafından yapılan ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı.’ Bu yol kolay değil, engellerle dolu. Çok emek vermek lazım. Sayın Öcalan öyle bir çağrı yaptı ki bütün dünyada yankı yaptı. Silah bırakma çağrısını yaptı. Dünyada bunun örneği yok. Urfa'nın bu çağrıda rolü büyüktür. En çok demokratik toplumu burada kurabiliriz. Suriye sınırının büyük bir kısmı bu kentin yanı başındadır. Sınırın iki yakasında da barışı sağlamak için yükümüz ağır. Burada bir barış Suriye ve Ortadoğu'da kalıcı bir barışın yolunu açacak. Hep birlikte çalışacağız. Yolunuz açık olsun."
‘ÖCALAN’IN MEMLEKETİNDEYİZ’
Son olarak DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, kongreye katılanları 3 dilde selamlayarak konuşmasına başladı. Riha’nın zülme karşı direnenlerin memleketi olduğunu belirten Tülay Hatimoğulları, “Halkların kardeşliğine yüzyıllardır ev sahipliği yapmış bir kentteyiz. Mezopotamya tarihinin kültürünün en kadim kentlerinden biriyiz. Sayın Abdullah Öcalan’ın memleketindeyiz.Öncelikle Muhsin Melik, İbrahim Ayhan, Feridun Yazar şahsında devrim ve demokrasi mücadelesinde yitirdiğimiz bütün yoldaşlarımızı bütün canlarımızı saygıyla minnetle anıyorum. Asla onları unutmayacağız. Barış elçisi Sırrı Süreyya Önder’i burada sizlerin huzurunda bir kez daha anıyorum. Onlara sözümüz olsun. Barışı bu topraklarda tesis edene dek örgütlü mücadelemiz devam edecek. Barış bu topraklarda mutlaka ama mutlaka yeşerecek” ifadelerini kullandı.
DEMOKRATİK TOPLUMUN TOHUMLARI
Ortadoğu’daki denklemlerin savaş ve çatışma taşıdığı gibi umut da taşıdığını dile getiren Tülay Hatimoğulları, şöyle devam etti: “Demokratik toplumun tohumlarını taşıyor. Dünyanın büyük değişimlerden savaş ve çatışmalardan geçtiği bir dönemde kongremizi gerçekleştiriyoruz. Kapitalist sistemin oldukça derin bir kriz yaşadığı bir dönemden geçiyoruz. Ne yazık ki bu krizlerin en ağır bedelini dünya ölçeğinde halklar, işçiler ve emekçiler en ağır şekilde ödüyor. Ortadoğu’da, Afrika’da ve Türkiye topraklarında bunlar savaş ve çatışma olarak karşımıza çıkıyor ve ağır bir bedel ödüyoruz. Ortadoğu’da kartlar yeniden karılıyor. Özellikle Suriye ‘de rejimin değişmesi HTŞ’nin iktidara gelmesiyle birlikte Ortadoğu’da denklemler yeniden oluşuyor. Bilelim ki bu denkler halklar için çok karışık ama umut dolu. Bu denklem savaş ve çatışmayı bağrında taşıdığı gibi barışı, çözümü ve Sayın Öcalan’ın dediği gibi demokratik toplumun inşasının tohumlarını da bağrında taşıyor.
‘BARIŞ VE DEMOKRATİK TOPLUM ÇAĞRISI HERKES İÇİN
Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının nedenlerini konuşuyoruz, onun politik, toplumsal zeminini konuşuyoruz. ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ 27 Şubatta İmralı'da gerçekleşti ve daha sonra heyet olarak bunu İstanbul’da kamuoyuyla paylaştık. Ondan sonra PKK kongresini gerçekleştirerek bir fesih kararı aldığını ilan etti ve silahsızlanma sürecinin hayata geçebilmesi için demokratik adımlar konusundaki mesajlarını bütün dünya kamuoyuyla paylaştı. Son İmralı ziyaretinde Sayın Öcalan, çağrıyı sahiplenen ve onun için çalışan bütün halklarımıza selam sevgilerini iletti. Elçiye zeval olmaz o selamı size iletiyoruz. Bu çağrıyı çok iyi anlamak ve anlatmak gibi bir görev ve sorumluluğa sahibiz. Bu çağrı ezilen ve sömürülenlerin kurtuluş çağrısıdır. Bu çağrı yıllardır ağır bedel ödeyen, mücadele etmekten asla vazgeçmeyen Kürt halkının kimlik hakkı, anadil hakkı başta olmak üzere eşit yurttaşlık hakkının bu topraklarda tesis edilmesi içindir. Bu çağrı, Kürtler, Türkler, Araplar, Lazlar, Çerkesler, Türkmenler ve burada sayamadığım bu ülkede yaşayan 72 milletten insanın eşit yurttaşlık hakkı için yapılmış bir çağrıdır. Bu çağrı demokratik toplumun, sosyalizmin yolunu inşa eden çağrıdır. Bu çağrı sınırları aşarak enternasyonalist bir siyasal yapılanmanın hayata geçmesi çağrısıdır. Bu çağrıyı dünyanın dört bir yanında Latin Amerikadan Suudi Arabistan'a kadar çok sayıda insan sahiplendi, olumlu yanıt verdi. Bilelim ki bu çağrı kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin başarıya ulaşma çağrısıdır. Geleceği karartılmış olan gençlerin geleceklerini özgür ve demokratik bir toplum içinde kurma çağrısıdır. Bu çağrı herkesedir, hepimizedir.
ZAMAN İCRAAT ZAMANI
Türkiye tarihi bir andan geçiyor. Türkiye’yi ve toplumunu tehdit eden bütün güç ve anlayışları barış ve demokratik toplum inşasıyla durdurabiliriz. Bu çağrısının bütün gerekliliklerini yerine getirmeye devam ediyoruz. Köy köy, mahalle mahalle, ev ev dolaştı örgütlerimiz. Urfa il örgütümüz burada kongre gerçekleştiren siz değerli arkadaşlarımız mahalle mahalle ev ev gezip toplantılar yapıp barış sürecini anlatmadınız mı? Çalışmadınız mı gece gündüz. Her yerde çalıştık. Ama ne yazık ki iktidar henüz atması gereken adımları atmamıştır. Bu konuda son derece yavaş ve son derece cesaretsiz davranmaktadır. Şu bilinmeli ki ‘lafla peynir gemisi yürümez’ zaman icraat zamanıdır. Toplumu güvenli hale getirmenin koşullarını artırmaktır. Demokratik toplum Kürdün Türk kadar, Alevi’nin Sünni kadar varlık göstermesidir. Bu çağrının hayata geçmesinin önemini bir kaç noktada vurgulamak istiyorum. Huzurlu ve güvenli, iç barışını sağlamış bir toplum nasıl olur? Eşitliği, özgürlüğü, barışı ve kardeşliği tesis etmekle olur. Bu kavramlar sıradan kavramlar değildir. Bu kavramlar hayatidir, yaşamsaldır. Bu kavramlar ne kadar bizlerin hayatının içinde yer edinirse o zaman barışı ve huzuru hep beraber tesis etmiş oluruz. Kürdün Türk kadar varlık göstermesi ve kimlik hakkına sahip olmasıyla mümkündür güvenli toplum. Alevinin, Hristiyan’ın, Süryani’nin, Sünni’nin ve burada sayamadığım bütün farklı inançtan insanın özgürce duasını edebildiği, inancını hayata geçirebildiği bir anlayıştır demokratik toplum. Kadınların eşit ve özgürce yaşayabildiği, şiddet görmediği, katledilmediği bir ortamdır demokratik toplum. İşçinin, emekçinin iş hakkı aş hakkı ve eşit bir ortamda yaşayabilmek için adil bir ücretin yeniden tesis edilmesi hakkıdır. Bizler bu hakkı tesis edersek inanın ki o zaman demokratik bir topluma sahip oluruz. O zaman gerçek bir barıştan kardeşlikten hep birlikte bahsetmiş oluruz.
GÖZALTI OPERASYONLARI VE KAYYIM
Buradan diyoruz ki barış yapmak isteyenler, demokratik toplum çağrısına olumlu yönde karşılık vermek isteyen anlayış kayyım politikasından derhal vazgeçmelidir. Bugün atanmış olan kayyımlar, Halfeti, Suruç, Viranşehir ve bütün kayyımlar geri çekilmeli, belediye eşbaşkanlarımız görevlerine iade edilmelidir. Bu önemli bir gelişme olacaktır. Her sabah yapılan şafak operasyonları bir an önce son bulmalıdır. HDK operasyonu, Kent Uzlaşısı operasyonu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne gerçekleşen operasyonlar ve en son Adana’da Seyhan ve Ceyhan Belediye başkanları gözaltına alındı ve tutuklandı. Bunları asla kabul ediyoruz. Bu göz altıları, baskıları bir kez daha kınıyoruz. Değerli arkadaşlar bugün yeni bir yönetim belirleyeceğiz. Bugüne kadar il örgütümüzde görev alan bütün arkadaşlara, il eşbaşkanlarımıza, parti genel merkez adına sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum. Yeni seçilecek yönetime de başarılar diliyorum. Her kongrede şunu söylüyoruz, yeni seçilecek yönetimin işi daha da zor. Yeni gelecek tüm arkadaşlarımıza güçlü bir moral alkışıyla hayırlı olsun dileklerimizi teşekkürlerimizi iletiyorum.
İNFAZ DÜZENLEMESİNE TEPKİ
‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ için çok çalışacağız. Çünkü barış sözle gelmez. Barışı hiç kimse altın tepsiyle sunmaz. Bu salondakiler başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanındakiler çıkacak yeni yargı paketini bekliyordu. Çoğunuzun akrabası, eşi, dostu çocuğu düşüncülerinden dolayı hapishanelerde. İnanın bütün vekillerimize gece gündüz telefonlar geliyor. ‘Ne oldu bu yargı paketi’ diye. Dün başlayan çalışma bugün sabah saat 08.00’e kadar devam etti ama ne yazık ki DEM Parti olarak talep ettiğimiz hiçbir şey neredeyse bu kanun teklifinin de yer verilmemiş. Kovid yasasının genişletilmesini bekliyorduk, örgütlü suçları kapsamasını bekliyorduk ama bu gerçekleşmedi. İşte onun için diyoruz ki barışı hiç kimse bize altın tepsiyle sunmayacak. Barış ancak örgütlü mücadelemizle gerçekleşecek. Onun için göreve yeni başlayan yönetim başta olmak üzere bütün arkadaşlarımız her bir hanede barışı ve demokratik toplumu örgütleme çalışmasını zaman kaybetmeden en hızlı şekilde hayata geçirmeliyiz ki hedeflediğimiz sonuçlara hep birlikte ulaşa bilelim. Bunun için çaba ve emek harcamalıyız, planlı, programlı örgütlü bir biçimde güçlü bir mücadele yürütmeliyiz.
KADINLAR DÜN MESAJINI VERDİ
Dün Amed’te TJA’nın çağrısıyla bir yürüyüş gerçekleşti. Türkiye’deki bütün kadın hareketlerinin temsilcileri, Kürt kadın hareketinin temsilcileri oradaydı. Barış için güçlü bir mesaj verdiler ve dedi ki kadınlar; ‘Gece demeden gündüz demeden çalışacağız. Kadının olmadığı bir barış kalıcı olmaz’ dediler. ‘Barışın kalıcı olabilmesi onurlu bir barışın tesis edilmesi için kadınlar olarak olacağız. Bu barışın bir parçası olacağız’ dediler. ‘Jin, jiyan, azadî’ şiarımız her daim devam edecek.
Değerli Urfalılar sözlerime son verirken 12 bin yılık tarihin göbeğinde olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Tarihin sıfır noktasındayız. Göbekli Tepe’nin bulunduğu kentteyiz. Özgürlük arayışının arkeoloji ile buluştuğu noktadayız. Bu muazzam tarihi kentten bütün dünyaya ve Türkiye’ye sesleniyoruz. Bütün için daha çok çalışacağız buna daha çok emek vereceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi bir kez daha saygı ve sevgiyle selamlıyoruz. Mutlaka bu topraklarda barışı tesis edeceğiz. Serkeftin serkeftin serkeftin.”
CEZAEVLERİNDEN MESAJ
Ardından Urfa 1-2 Nolu cezaevlerinden kongreye gönderilen mesaj divan tarafından okundu. Tutsakların mesajında şunlar yer aldı: “Öncelikle sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. Özelde Kürt ve genelde bölge halkları Önder Apo’nun perspektifiyle tarihi bir süreçten geçerken sizler kongrenizi düzenliyorsunuz. Zindanda bulunan Kürt özgürlük mahkumları olarak, düzenlediğini bu kongreyi sevinçle karşılıyor ve dönemin ruhuna cevap olacağınıza inanarak sizleri şimdiden kutluyor ve seçilecek her arkadaşımıza başarılar diliyoruz.
Ortadoğu ve dünyada 3’ncü Dünya Savaşı’nın kendini daha da hissettirdiği bu dönemde Önder Apo ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ ile ülkemizde çok önemli gelişmelerin yaşanmasına ve tarihi adımların atılmasına vesile oldu. Bizler Önder Apo’nun attığı her adıma yürekten inanan ve ona bağlı insanlarız. Önder Apo hepimizin ortak iradesi ve öncüsüdür. Hepimizin bildiği gibi sadece bağlılık ve inanç yeterli değildir. Bu süreçteki asli hedefimiz; Önder Apo’nun çizdiği ‘Demokratik, Ekolojik, Kadın Özgürlükçü Toplum’ paradigması çerçevesinde gelişmeleri sahiplenmek ve yaşamın her alanında toplum ile bütünleştirmek olmalıdır. Bu hepimizin öz görevidir. Kimseden beklenti içinde olmamalı, talimat beklememeliyiz. Kongreye katılan, katılmayan bu harekete gönül vermiş, değerlerini sahiplenmiş her yoldaşımızın bunu böyle ele alması gerektiğini düşünmekteyiz. Toplumsal katılım ve gelişim sadece böyle sağlanabilir. Bizlerde DEM Partili yönetici, çalışan ve yurtseverler olarak toplumdaki öncülük rolümüzü daha çok üstlenmeli daha hedefe kilitlenmeli hedefe ulaşmada aktif rol oynayarak Önder Apo’ya destek verip onun İmralı’daki mücadelesini güçlendirmeliyiz. Bizler düşen görev ve sorumluluklar ilerdeki dönemlerde daha da artacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle kongrede hazır bulunan tüm yoldaşları sevgi ve özlemle selamlıyor, tekrardan kongrenizin başarılı geçmesini ve öncülük gücü kazanacak bir donanma ulaşmasını yürekten diliyoruz. T1-T2 Urfa Zindanı.”
YENİ EŞBAŞKANLAR SEÇİLDİ
Mali ve faaliyet raporları okunduktan sonra gidilen seçimde DEM Parti Riha El Eşbaşkanlığı’na Ayşe Sürücü ve Nihat Demirbilekli seçildi.
Kongre, Hozan Servan’ın seslendirdiği şarkılar eşliğinde çekilen halaylarla son buldu.